17/04/2024
Yunan Gözüyle İşgal ve Büyük Taarruz.(Küçük Asya)
Kaybedilen bir savaş varsa, öncelikle başındaki kişiler yargılanır. Bunu o kişi baştayken yapmak da çok zordur. O yüzden tarih geçmişle yazılır. Yunanlılar da, işgal sonrası yenilgiyi fatura edecekleri birisini bulacaklardı..
Türk direnişinin küçük olacağı varsayılmıştı. Tam tersi oldu. Karşılarında vatanlarını inatla savunan örgütlü güçler vardı. Sonraki günlerde başlatılan saldırılara rağmen Türk direnişi pes etmedi. Durum, tedarik zorlukları ve mühimmat sıkıntısı nedeniyle daha da kötüleşti.
Büyük Taarruz öncesi, oluş anı ve sonrasıyla her şey net bir şekilde bilinmekte.
Fakat Yunan halkı ve ordusu bakımından durumlar nasıldı? Onların penceresinden işgal süreci nasıl ilerledi? 15 kadar farklı yazarların, makalesini, asker, komutan hikayelerini okudum. Sayfalarca değinmeden bende oluşan özetini sizlerle paylaşacağım.
Dünya savaşı sonrası, itilaf devletleri (İtalya, İngiltere, Rusya Amerika) Yunanistan ordusundan asker desteği talebinde bulunmuşlardır. Sorumluluk alanı içerisinde Ege sahil şeridi içerisinde Afyona kadar olan Bölge sorumluluk alanlarındaydı. Anadolu’nun geri kalan kısımları İngilizler, Fransızlar, İtalyan ve Ruslar tarafından zapt edilmişti.
Yunanlılar itilaf devletlerine tepkililerdi. Anadolu’nun diğer kısmını çok az sayıda askeri birliklerle işgal altına alınan toprakların müdafaasını yapmaları, gerekli önlemlerin alınmaması gibi gerekçeleri vardı.
1926 yılında savaşın sonuçlarına dair yapılan sonuçlama raporunda ilginç detaylar yer almaktadır.
Özetle:
Türkler Sevr antlaşmasına sadık kalmayarak, kararları çiğnemiştir,
Atatürk, Gizlice İtalya, İngiltere, Fransa ile antlaşmalar yaptı,
Yunanistan ve İngiltere arasında imzalanan antlaşmayı İngiltere tek taraflı iptal etti,
Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere itilaf devletlerinin kendilerine destek vermedikleri. Aksine Türk ordusuna katkı sağladıkları,
İşgal karşısında; Türk ordusunun saldırıya geçmeye başladığı bir yıl öncesi Anadolu’yu terk etmeleri gerektiği,
Türk ordusunun sayı ve mühimmat konularında bu derece de olduğunun belirlenememesi,
Venizelos’un işgale karşı gerekli tedbirleri almaması ve basite alması, gibi sebepler yer almaktadır.
Makalelerde sürekli yazılıp çizilen ilginç detaylar ise şaşırtıcıydı.
Türklerin, Ermeni, Rum, Sırp, Yunan gibi azınlıkta olan halka soykırım yaptığı,
Türk ordusunun her yeri yakıp yıkması, kendi halkı dahil acımaması, çocuk, kadın ve yaşlı katliamlarının yapılması, tecavüz, işkencede bulunması, asılsız iddialarda bulunmaları gibi yazılara ağırlık vermeleri şaşırtıcı. Birde dünya ülkelerinin bu duruma karşı tepkisiz kalmasından da şikâyetçiler.
40 Bin ölen Yunan askerinin akıbetleri konusunda üzüntülerini dile getirerek, kayıpların daha çok olduğunu dile getirmektedirler.
Sonuç olarak; ilk işgal yapılırken, kadim topraklarımız diyerek Anadolu’ya girdiler. Düşlerinin peşinden giderek amaçları, Ankara ve İstanbul olmak üzere Anadolu içlerine ilerlemekti. Büyük Taarruz sonrasında ise zorla Küçük Asya’ya sokulan Yunan askeri, bu topraklarda olmamaları gerektiği sonucuna varmışlardır.
Yenilgi sonrası yargılamalar, görevden alınmalar, rütbe sökülmeleri ve idamlar yaşandı. Kayıp acı vericiydi.
28 Kasım 1922 Salı günü sabah erkenden General Othonaios tarafından karar okundu.
Sanıkların hepsi vatana ihanetten suçlu bulundular. Averoff cezaevinde bulunan sanıklar mahkeme kararını dinlemek üzere hazır bulundurulmuşlardı.
Altılılar davası olarak tarihe geçen kararda, bir başbakan ve 5 bakan idam edilmişti.
Not: Fotoğraflar Yunan arşivlerinden alınmış, üzerine düşülen notlar, çekilen yerin neresi olduğu ve diğer durumlar hakkında bilgiler içermektedir. Arşivlerinde daha binlerce de fotoğraf olduğu bilinmektedir.
Not 2 : (Benim Notum)
Tarih; birileri tarafından yazıldı, yazılıyor, yazılacak.
Söz konusu vatan ve ümmetse yalan, İslam da mubahtır. Yazılanlar bizlere her zaman doğruyu vermeyebilir. Binlerce yıl Millet olarak Türklüğümüzü koruduk. Bin yıldır da vatanımızı korumaktayız. Bunu atalarımız canlarıyla ödeyerek yaptılar. Hepsi bizim için değerli ve önemlidir. Bu Selçuklu olmuş, Osmanlı olmuş Türkiye olmuş. Bir diğeri, ötekini kötüleyemez, karalayamaz. Birilerini öne çıkartma pahasına da olsa! Şartların ve zamanın getirdiği yönetim şekilleriyle de Türklük, tarih olarak yazılmaya devam edecektir.