Swan Tourism

Swan Tourism Swan Tourism Travel Agency was established in 2006 and certified by The Turkish Ministery of Culture & Tourism as A - 5335.

Merry Christmas for all over the world Mutlu Noeller..!Merry Christmas..!Joyeux Noël..!Frohe Weihnachten..!Feliz Navidad...
24/12/2022

Merry Christmas for all over the world

Mutlu Noeller..!
Merry Christmas..!
Joyeux Noël..!
Frohe Weihnachten..!
Feliz Navidad..!
Selamat Natal..!
Buon Natale..!
Merii kurisumasu..!
Vrolijk Kerstfeest..!
Feliz Natal..!
Wesołych Świąt..!
с Рождеством Христовым..!
圣诞快乐

Buon natale a tutti gli iscritti al mio canale Youtube.Buon NataleFrohe WeihnachtenGod Jul聖誕快樂メリークリスマスFeliz NavidadMerry ChristmasJoyeux NoëlVrolijk kerstfee...

29/08/2018

30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun ...

23/04/2018

Today 23 April National Sovereignty and Children's Day in Turkey & Love sharing to the children all around world.

29/10/2017

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun ...

29/08/2017

Başkomutanlık Meydan Savaşı ile Kurtuluş Savaşı başarıya ulaşmış, zaferle sonuçlanmıştır. Bugün (30 Ağustos) 95. yıldönümünde "30 Ağustos Zafer Bayramı" kutlu olsun ...

18/05/2017

Timeline Photos

08/03/2017

8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Hanımları, çalışmalarında başarılar dileyerek kutlarız.

In 8 March World Women's Day, we congratulate the ladies with wishing success in their work.

Im 8. März Welt Frauen Tag, wir gratulieren den Damen bei dem Wunsch Erfolg in ihrer Arbeit.

8 mars Journée internationale de la femme, nous célébrons leur souhaitant le succès dans leur travail.

24/12/2016

İyi Noeller..!
Merry Christmas..!
Joyeux Noël..!
Frohe Weihnachten..!
Wesołych Świąt..!
с Рождеством Христовым..!
Feliz Navidad..!
圣诞快乐
Selamat Natal..!
Buon Natale..!
merii kurisumasu..!
Vrolijk Kerstfeest..!
Feliz Natal..!
შობა..!

09/11/2016
UNESCO'dan Atatürk Tanımlaması,1981

78 seneden beri Türk Halkının kalbinde yaşattığı ve yaşatacağı Mustafa Kemal ATATÜRK'ü "10 Kasım Atatürk'ü Anma" gününde rahmet, saygı ve minnetle anılıyor.

Video; 1981 yılında UNESCO tarafından 100. doğumgünü olması üzerine hazırlanan Mustafa Kemal ATATÜRK tanıtım ve tanımlaması

UNESCO 1981 yılında, 100. Doğum yıldönümü nedeniyle Atatürk'ü "Ulusal Mücadele ve Çağdaşlaşma Lideri" olarak…

28/10/2016

Türkiye Cumhuriyeti 93. yaşında

14/03/2016
Insider

Hawai

These terrifying stairs in Hawaii are the real "Stairway to Heaven."

09/01/2016

Turkey / Aydın / Söke / Güllübahçe / Priene Ancient City

Aydın\Söke\Güllübahçe\Priene Antik Kenti [1908]

24/12/2015

İyi Noeller..!
Merry Christmas..!
Joyeux Noël..!
Frohe Weihnachten..!
Wesołych Świąt..!
с Рождеством Христовым..!
Feliz Navidad..!
圣诞快乐
Selamat Natal..!
Buon Natale..!
merii kurisumasu..!
Vrolijk Kerstfeest..!
Feliz Natal..!

17/09/2015
Side Antalya Turkey

Side Antalya Turkey

🌹Türkiye'ye Hoşgeldiniz
Welcome to Turkey🌹
🌹Добро пожаловать Турция
Herzlich Willkommen Turkei🌹

19/07/2015

Go Turkey

Keşkek is an intangible part of Turkish cuisine and also ceremonies like weddings and religious holidays, so it's no wonder the ceremonial keşkek tradition has been confirmed by as an Intangible Cultural Heritage! With meat and wheat forming a perfect combination, keşkek can be hard to make, but so so easy to finish off!

24/05/2015
Ölmeden önce görmeniz gereken 82 yer

82 Places in The World

Patagonya, Arjantin - Ölmeden önce görmeniz gereken 82 yer - foto galeri - cnbce.com – Türkiye’nin Ekonomi Portalı, Dünyanın Ekonomi Haberleri

24/04/2015
BBC News Türkçe

BBC News Türkçe

1915-2015: Havadan muhteşem görüntülerle Gelibolu

24 Nisan 2015'te Gelibolu'da Çanakkale Savaşının 100'üncü yılı için törenler düzenlenirken BBC Gelibolu'yu havadan görüntüledi.

23/04/2015

National Sovereignty and Children's Day, Commemoration of the first opening of the Grand National Assembly of Turkey at Ankara in 1920.

13/04/2015
Ege Üniversitesi Arkeoloji ve Kültürel Miras Topluluğu ARKEO - EGE

Ege Üniversitesi Arkeoloji ve Kültürel Miras Topluluğu ARKEO - EGE

PERGAMON

Kent devletleri açısından değerlendirildiğinde Yunanistan’ın, M.Ö. 1. binin ilk yarısından itibaren gelişmeye başladığını ileri sürmek olasıdır. M.Ö. 6.yy dan itibaren siyasi bakımdan yüksek düzeye eriştiği bununla beraber büyük başarılar kazandığı ve bu başarıların sanat ve edebiyat alanına da paralel olarak yansıdığı arkeolojik ve filolojik kanıtlardan anlaşılmaktadır. 5.yy a gelindiğinde Pers imparatorluğunun, bu kent devletlerini yok olma tehlikesiyle karşı karşıya getirmiş olmasına rağmen güçlü bir birlik kuran kent devletleri 5. yy ın ortalarına doğru yeniden toparlanmıştır. Bu duruma kanıt olabilecek en iyi örnek Atina’dır. Ne var ki bu yükseliş Hellenlerin kendi içlerindeki parti çekişmeleri sebebiyle duraksamıştır. Düşüş, M.Ö. 338 yılındaki Khaironeia savaşına kadar devam etmiştir. Makedonyalı Büyük İskender’in başlattığı ve onun varisi kralların yönetimleriyle devam eden Hellenistik Çağ Yunan dünyasını edebiyat, sanat ve mimari alanlarında ileri düzey bir boyuta taşımıştır. Pausanias’ın bir polis’i oluşturan öğeler tanımlamasını yaparken sıraladığı maddelerde Hellenistik Çağ çerçevesi ve izleri olduğunu söylemek kaçınılmazdır. Muhtemelen çoğu yerleşimi görülmeye değer bulmayışının sebebi de Hellenistik dönem gölgesinin etkisinde kalmış olmasıdır.

Büyük İskender’in fetihleri Yunan Dünyasını ve Asya’yı değiştirmiştir. Onun seferlerinin sonucu olan yeni coğrafi sınırlar, siyasal, toplumsal ve ekonomik koşullar bununla beraber Hellenistik kralların ortaya çıkışı, yeni krallıklar içerisinde Yunan ve Asyalı öğelerin karışımı ve Hellenistik kralların büyüme istekleri Yunan kentlerini derin bir biçimde etkilemiştir. Kent yalnızca Yunan yaşam biçiminin yayılması ve İskender’in imparatorluğundan ortaya çıkmış olan yeni krallıkların içerisinde Yunan üstünlüğünün kabul edildiği bir araç olarak kalmadı, önemli bir propaganda aracı da oldu. Aynı zamanda Yunan kentleri fethedilen topraklardan gelen yerel yaşam geleneklerinden de etkilendiler.

Konum ve Tarihçe

Antik dönemde Mysia bölgesinin, Troas’ın güneyinden doğuya doğru uzanan bölümünde Kaikos (Bakır Çay) vadisinin sekiz km doğusunda yer alan Pergamon günümüzde İzmir ili Bergama ilçesi sınırları dahilindedir. Denizden 392 metre akropolü çevreleyen ovadan 350 metre yüksekliktedir.

Pergamon isminin Luwi dilinde Parga(u)ma öğelerinden üretilmiş olan ‘’Yüksek Yerin Halkı’’ anlamına gelen Pargama kelimesinden türediği düşünülür. Pergamon’un tarihsel süreci göz önünde bulundurulduğunda müzikoterapi merkezi Asklepieion , Yortanlı barajı kurtarma kazıları kapsamında sualtında bırakılan hidroterapi merkezi Allianoi ve Kestel barajı kurtarma kazılarında tespit edilen arkeolojik buluntuları ile bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Pergamon M.Ö. 400-399 yıllarında Ksenephon’un işgali ile tarih sahnesine çıkar ve M.Ö. 3.yy da kendini göstermeye başlar. Büyük İskender’in generallerinden Lysimachos savaş giderleri için 9000 talenti Pergamon komutanı Philetairos’a bırakır. Lysimachos ölünce, Philetairos bu para ile Pergamon Krallığını kurar. 150 yılı aşkın süre boyunca Hellenistik Dönemin en parlak kültür merkezi olmuştur.
Philetairos ( M.Ö. 283- 263) krallığı Marmara kıyılarına kadar genişletti. Yeğeni I.Eumenes ( M.Ö.263- 241 ) eldeki toprakları korudu ise de Galatlara karşı haraç ödemek zorunda kaldı. I. Eumenes’in oğlu I.Attalos ( M.Ö.241-197 ) Galatlara karşı başarıyla savaştı ve kral unvanını kullanmaya başladı. Attalos sanat ve kültüre meraklı idi. Kentin ilk güzel yapıları onun zamanında inşa edildi. II. Eumenes ( M.Ö. 197-159 ) Roma ile kurduğu yakın ilişkilerle Bergama krallığını Helenistik dönemin en güçlü devletlerinden biri haline getirdi. Dönem boyunca Bergama, eski dünyanın başta gelen kültür merkezleri arasında yer alıyordu. Kentin çok zengin bir kütüphanesi vardı. Akropoldeki en önemli ve en güzel yapılar II. Eumenes tarafından inşa ettirildi. Bu dönemde Bergama mimarlık ve heykeltıraşlık konusunda Helenistik dönemin önderi olmuştur. II. Eumenes’in kardeşi II.Attalos ( M.Ö. 159-138 ) ve onuda oğlu III.Attalos ( M.Ö.138-133) izledi. III.Attalos ölümünden önce bir vasiyet ile Bergama Krallığını Roma İmparatorluğuna bağışladı.
Bergama Roma cağında da önemli bir merkez oldu. Özellikle Roma İmparatoru Hadrianus döneminde de büyük bir yükşeliş yaşadı. Trajanus tapınağı tamamlanırken Dionysos tapınağı onarıldı. Pergamon krallarının zafer anıtları yeniden diktirildi ve Asklepios Kutsal alanı bu dönemde inşa edildi. Kent Hristiyanlık döneminde bir p*skoposluk merkezi olmuştur. İncil’de sözü edilen yedi kiliseden biri olarak anılan Kızıl Avlu burada bulunuyordu. Bizans çağında kent yeni bir surla çevrildi ve bu surların yapılmasında Hellenistik ve Roma kalıntılarındaki taş bloklar, heykeller ve kabartmalar kullanıldı. Zeus Sunağına ait kabartmaların bizans dönemi yapılarının duvarlarından ele geçmesi bu duruma örnek oluşturacak örneklerden biridir. M.S. 716’da bir süre Araplar tarafından işgal edilen kent 1330 yılında Türklerin eline geçti.
Antik dönem Pergamon kalıntılarının, 15. yy'dan beri çok sayıda seyahatnamede tanımlanması (Cyriacus von Ancona) sonucunda, 19. yy başlarında bilimsel araştırmaların konusu olmasına yol açmıştır (Marie-Gabriel Choiseul-Gouffier). Sistematik ilk kazıların başlamasından 130 yıldan uzun bir zaman geçmiştir
1878 yılında Alman mühendis Carl Humann, Berlin Kraliyet Müzeleri adına, Osmanlı İmparatorluğu'nun izniyle Berlin'e getirilen Zeus sunağının kabartma plakalarını ortaya çıkarmaya başlamıştır. Çalışmaları yöneten arkeolog Alexander Conze, ilgi uyandıran heykeltıraşi eserlere rağmen, Pergamon kazılarının ilk yıllarından beri mümkün olduğunca kentin bütünü üzerinde çalışması ve ortaya çıkarılması taraftarıydı. Bu çalışmaları 1900-1911 yılları arasında Alman Arkeoloji Enstitüsü Atina Şubesi'nin müdürü olan mimarlık tarihçisi Wilhelm Dörpfeld sürdürmüştür. Dörpfeld yönetimindeki çalışmalarda, Güney Kent Kapısı, Aşağı Agora, Attalos Evi, Gimnasyum ve Demeter Kutsal alanı ortaya çıkarılmıştır. Uzun bir aradan sonra 1927 yılında Theodor Wiegand yönetiminde çalışmalara yeniden başlanmıştır. Theodor Wiegand 1932 yılında aynı zamanda Alman Arkeoloji Enstitüsü genel müdürü olmuştur. Bu sırada genellikle Yukarı Kale'de, Asklepieion'da ve Kızıl Avlu'da çalışılmıştır. Savaş nedeniyle Pergamon kazılarına 1957 yılına kadar ara verilmiştir. O yıl, Alman Arkeoloji Enstitüsü genel müdürü klasik arkeolog Erich Boehringer'in kazı çalışmalarına büyük bir enerji ve lojistik destekle başlamasıyla, 1968 yılına kadar süren yeni bir evreye girilmiş oldu. Boehringer, özellikle Asklepieion çalışmalarına ve ne yazık ki başarısızlıkla sonuçlanan Athena-Nikephoros Kutsal Alanı'nı arama çalışmalarına ağırlık vermiştir. Bu çalışmada, Athena-Nikephoros Kutsal Alanı bulunamamıştır ama Pergamon yöre kenti üzerine önemli ipuçları kazanılmıştır. Boehringer aynı zamanda, aralarında prehistorik yerleşmelerinin tespit edilmesi de olan yüzey araştırmaları yapmıştır. Pergamon kazıları kısa bir aradan sonra, 1971-2005 yılları arasında Wolfgang Radt yönetiminde yeniden başlamıştır. Yerleşim arkeolojisi ve sosyal yaşam üzerine yeni bir proje üzerinde çalışan Radt ve kazı ekibi özellikle Pergamon konut bölgesinin araştırılmasına yoğunlaşılmış ve bu çalışmalar sırasında Hellenistik-Roma dönemine ait zengin bezemeli bir yapı kompleksi (Z Yapısı) ortaya çıkarılmıştır. Pergamon civarında kırsal bir kutsal alan ve Pergamon suyolları araştırılmıştır. Eski kentteki İmparatorluk dönemine ait kutsal alan olan Kızıl Avlu'da 2002-2005 yılları arasında yeni arkeolojik ve mimari çalışmalar yapılmıştır (A. Hoffmann yönetiminde). Radt yönetiminde anıtları korumaya yönelik çok sayıda proje uygulanmıştır. Bunlara arasında, Traian Tapınağı'nın kısmi rekonstrüksiyonu ve Z Yapısı üzerindeki koruyucu çatı (2004 yılında) sayılabilir.

YUKARI KENT

Yukarı Kent, 1878-1886 yılları arasında yapılan ilk kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılmıştır. Kurulduğu alana göre düzenlenmiş kentlerin en iyi örneklerinden biridir.Yapıların bulunduğu yamaçlar dik olduğu için düzleştirilerek oluşturulan teraslar tek ya da iki katlı sundurmalarla güçlendirilmiştir. Pergamon akropolü, Hellenistik dönem’in dünya görüşüne uygun olarak sosyal ve kültürel hareketlerin geliştirildiği bir yerdi.

Atina Akropolünün dinsel ve kutsal karakterine karşın Pergamon tepesi, daha çok halk toplantılarının ve gezintilerinin yapıldığı, günlük yaşantının geçtiği, devlet ve ticaret işlerinin görüşüldüğü, spor hareketlerinin düzenlendiği alan ve yapılardan oluşuyordu. Her ne kadar kutsal yapılar ön planda geliyorsa da onların dinsel anlamı şekilcilikten ibaret kalıyordu. Zeus Sunağı, tapınılan bir yapı olmaktan çok, başarılı savaşların simgesi ve krallığın bir çeşit zafer anıtıdır.

Akropolün tüm yapıları topografik konum nedeniyle kent yolunun gerektirdiği zorunluluk sonucu, güneyden kuzeye doğru sıralanmıştı. Ancak bu yapıların ana cepheleri uzaktan görülmeleri amacı ile düzenlendiğinden, batıya dönüktür. Pergamon Akropolündeki yapılar tek tek birimlerden, kentlerde iç içe düzenlenmiş yarım daire şeklinde birbiri üzerine konulan teraslardan oluşmaktadır.

Heroon

Yukarı kente çıkılırken büyük kale kapısına varmadan solda Heroon’un kalıntıları bulunur.Burada Pergamon krallarına ağırlıklı olarak da I.Attalos ve II.Eumenes’e tapınılmıştır. Heroon’un ana giriş kapısı güneybatı köşededir. Roma Döneminde plan bakımından büyük bir değişiklik yapılmamış yalnızca kült odası büyütülmüştür. Hellenistik Dönemde kuzey duvarında bir niş bulunan tapınım odası yaklaşık 6x12m. ölçüsülerindeyken Roma döneminde yaklaşık 12x13m. boyutlarında kareye yakın bir form almıştır ve iç duvarlar mermerle kaplanmıştır. Nişin yerini dar bir podyum alırken korinth başlıklı sütunlar ile çevrili ikinci bir kat oluşturulmuştur. Hellenistik Dönemde yalnızca stoaların sütunları mermerdendi. Peristylin dor düzenindeki sütunları ve yapının tüm duvarları andezittendi. Roma Döneminde ise bütün ekler mermerden yapıldı.

Athena Kutsal Alanı

M.Ö.305-281 yılları arasında inşa edilen Athena tapınağı, Pergamon’un bilinen en eski tapınağıdır. Peripteros planlı ve Dor düzeninde inşa edilen tapınağın cellası ikiye ayrılır. İki krep*sli krepidomaya sahiptir ve 6x10 sütunludur.

Temenosta tanrıçaya adanmış anıtlar bulunmaktaydı. Kral Attalos, Büyük Athena Heykelini buraya diktirmişti. Ayrıca I. Attalos ve II. Eumenes’in Galatlarla olan savaşlarını anlatan heykeller de burada bulunmaktadır. Roma döneminde alanın ortasında çapı 3,13 m. olan yuvarlak bir altlık üzerine İmparator Agustus için bronz bir anıt dikilmiştir. Doğuda giriş yapısı olan propylon bulunur. 4 sütunlu ve 2 katlıdır. Alt kat dor, üst kat ion düzenindedir. Ortadaki 2 sütun arası yanlardaki sütun aralıklarından daha geniş tutulmuştur. Ortadaki iki sütunun eksenleri arasında beş, yandaki her iki sütunun ekseni arasında ise dörder methop bulunmaktadır. İnce uzun biçimli sütunların kaideleri Attik-İon tarzındadır.

Kütüphane

I. Attalos zamanında yaptırılan ve MÖ. 2.yy’ın başlarında ünlenen kütüphanenin stoalardan önce inşa edilmiş olduğu düşünülmektedir çünkü kütüphanenin sokağa ya da meydana açılan kapıları yoktur. Kütüphaneye girmek isteyenler kuzey stoanın üst katından geçmek zorunda idiler. 80’li yıllarda yapılan kazı çalışmalarında Bronz Homeros heykelinin yanı sıra Şair Sapho, Herodotos, Krates, Timotheos, Balakros ve Apollonios’un büst ve heykelleri ele geçmiştir.

Kütüphanenin 4 odası vardır. Kütüphanenin okuma salonu, doğu bölümde bulunan 13,53x15.95m ölçüsündeki büyük odadır. Tavanı ahşap ve semerdam şeklindedir. Bu odada birer metre ara ile yatay sıra halinde delikler vardır. Deliklerin kitap raflarının tutturulduğu yerler olduğu anlaşılmaktadır. Diğer 3 odada ise rafların kullanılmış olduğunu gösteren hiçbir iz yoktur.

Pergamon kütüphanesinde toplam 200,000 cilt kitap bulunduğu belirtilir; ancak sözünü ettiğimiz odanın kapasitesi yalnızca 17,000 cilt dolaylarındadır. Bu nedenle yapının büyük bir eklentiye sahip olduğu düşünülür. Bir dönem İskenderiye’deki ünlü kütüphane ile yarışır duruma gelen Pergamon kütüphanesine Mısırlılar papirüs gönderilmesini yasaklamışlardır. Bunun üzerine Bergamalı sanatçı Krates parşömeni icat etmiş ve kütüphaneye heykeli dikilmiş olan İrodikos ile birlikte seri üretim başlamıştır. Parşömen’in Osmanlı döneminde de kullanıldığı bilinmektedir.

Marcus Antonius kütüphaneyi Cleopatra’ya armağan etmiştir. Kitaplar İskenderiye’ye taşınmış, sayılarının giderek azalmasına karşın M.S. 7.yy’a kadar korunabilmiştir.

Saray Yapıları

Athena Tapınağını çeviren stoaların ve kütüphanenin hemen doğusunda Pergamon Krallarına ait saraylar yer alır. Bunlar ortasında avlusu bulunan peristyl tipi evlerdir. Kuzeydeki küçük evin Attalos , güneydekinin ise Eumenes döneminde yaptırıldığı düşünülmektedir.Küçük evin sütunları ağaçtan , büyük evin sütunları ise andezittendir.

Arsenaller

Akropolün kuzey ucunda yer alan askeri malzeme depolarıdır. Bunlar birbirine paralel 5 uzun yapıdır. En batıdaki 39m. onun doğusunda yer alan 48’er metre uzunluğundadır. Arsenallerin bulunduğu akropolün kuzey köşesi, çevreye ve kentin savunması için uygun bir konumdaydı. Tahıl ve çeşitli yiyeceklerin saklandığı depolarda askerlerin silahları da korunmaktaydı.

Trajaneum

Akropoldeki diğer yapılardan daha geç bir eser olmasıyla ayrılır. Trajan Tapınağı, 68x58m. büyüklüğündeki bir teras üzerinde yükselmektedir. Bu düzlük akropolün en yüksek yeridir. Tapınağın üç tarafı stoalarla çevrilmiştir. Tapınak, temenosun tam ortasında yer almaktadır. Bu da Roma sanatının etkisini göstermektedir. Tapınak, 6x9 sütunlu bir peripterostur. Yapının uzunluğu 27m ,genişliği 20m’dir. Sütunların büyü korinth başlıkları vardır. Friz, medusa başlarıyla süslenmiştir.

Tiyatro Terası

Tiyatro terası, akropolün en güzel toplantı ve gezinti yerlerinden biriydi. Yolun batısında 246,50m boyunca uzanan dor düzenindeki andezitten yapılmış stoa, terasa ve dışarıya açılıyordu. Yolun doğusunda yer alan ve terasa bakan dor düzenindeki stoa ise 75m. uzunluğunda idi.

Tiyatro terasında doğu stoanın kuzey ucunun üstünde tiyatroya paralel bir yönde yer alan küçük yapı da hellenistik döneme aittir. Attaleion yada Dionysos sanatkarlarının toplantı yeri olarak kabul edilen bu yapının aslında tam olarak ne işe yaradığı bilinmemektedir.

Tiyatro

Pergamon’da görülebilen en göz alıcı yapıt sayacağımız tiyatro, Athena Tapınağı’nın dik yamacına yaslanmıştır ve güneybatıya bakar. Pergamon Tiyatrosunda cavea, konumunun gerektirdiği nedenlerle yarım daireden çok daha dar tutulmuştur. Cavea 80 sıralı olur iki diazoma ile 3 bölüme ayrılmıştır. Tiyatro 10,000 kişiliktir.

Dionysos Tapınağı

Sunağı ile birlikte çok iyi korunmuş olan Dionysos Tapınağı, zengin profilli bir podyum üzerinde yükselen İon düzeninde bir prostylostur. Stylobat kısmının ölçüsü, 11x20m.dir. Topografik duruma uymak zorunda kaldığı için ön yüzü güneye bakar.

Dionysos Tapınağı, podyumu, öndeki yüksek merdivenleri, çevresine egemen bir yüksekliğe sahip oluşu, arka ve yan taraflarının görülmemesi nedeniyle Roma Tapınaklarının bir öncüsüdür. Dionysos Tapınağı Roma Döneminde büyük değişikliklere uğramıştır. Bu dönemde tapınağın içi mermer süslemelerle bezenmiştir. Tapınağa ait sunak, tapınağın önünde basamakların hemen dibinde yer alır.

Zeus Sunağı

Zeus sunağı, yukarı agoranın biraz üstünde bulunmaktadır. Genel planda bu kutsal yerin doğu yönünde giriş kapısı olarak gösterilen propylon olası bir tamamlamadır. Zeus sunağının terasına bu yönden giriliyordu. Sunak dört bölümden oluşmaktadır. 5 basamaklı 36,44x34,20m. ölçüsülerinde bir krep*s, bir podyum, bir friz ve at nalı formunda ion düzeninde stoa çevreler Platformun üç kenarı duvarlarla çevrilidir. Batıya dönük dördüncü kenarında ise, 20m genişliğinde 20 basamaklı bir merdiven bulunur. Bu 20 basamaklı merdiven, sunağın asıl yerinin inşa edildiği açık dikdörtgen alana açılmaktadır. Bu üstü açık dikdörtgen platformda mermer sunu masası bulunur. Sunak meydanının girişi doğudadır ancak sunak avlusuna çıkan merdivenler batıda olduğundan sunağa gelenler merdivenli cepheye varabilmek için yapının iki yanından birini dolaşmak zorundadırlar.

Zeus Sunağı, dış düşmanlara karşı kazanılan zaferlerin anısını sonsuzlaştırmak ve bu zaferlerin kazanılmasına yardım eden tanrı ve tanrıçalara şükran borcunu ödemek üzere yapılmıştır. Hellenistik dönem mimarisinin en güzel örneği olan sunağın günümüze kadar Pergamon’da yalnızca temelleri kalmıştır. Berlin’e götürülen sunak Berlin Pergamon Müzesi’nde sergilenmektedir.

Yukarı Agora

Akropolün güney ucunda Zeus Sunağının hemen altında Pergamon’un yukarı agorası bulunur. Agora meydanı, kuzeydoğu ve güneybatı yönlerde dor düzeninde andezitten birer stoa ile çevrilidir. Bu stoalar topografik durum nedeni ile dışarıdan üç, içerden tek katlı idiler. Kentin yolu agoranın ortasından geçerek güney stoayı ikiye ayırır.

Halkın siyaset ve ticaret ile ilgili konuları yönetimle görüşüp konuşmak için toplandığı alan olan agoranın kuzeybatı bölümünde önündeki sunakları ile küçük bir agora tapınağı bulunur. Dor ve ion düzeni karışımında anteli prostylos tapınak şeklindedir. Yaklaşık 1m. yüksekliğindeki bir podyum üzerinde yükselir. Tapınağın önünde çok basamaklı bir giriş kısmı bulunur. Bugün tapınağın podyum kısmına ilişkin tüm kalıntılar uzunlamasına güneybatı yönündeki altı taş sırasından ibarettir.

ŞEHİR YERLEŞİMLERİ ve KAMU YAPILARI

Antik Pergamon kentinde yıllardan beri süren arkeolojik araştırmalar sayesinde, kent bilimsel özellikleri, bazı mahalleler ve kamu binaları oldukça iyi bilinmektedir. Buna karşın, tüm organizmalarıyla kent bilim, yani kentin yol sistemi ve bir bütün oluşturan yapı toplulukları, kentin nüfus yoğunluğu ve kent yakın bölgelerle olan sınırı, daha doğrusu açılımı konusunda bilimsel eksiklikler vardır. 2005 yılında başlayan yeni araştırma programı bu konuyu aydınlatmaya yöneliktir.

Ölçme, yüzey araştırması (arazi tetkikleri), jeofiziksel tarama ve kazı açmaları verilerinin birleştirilmesiyle elde edilen bilgiler sayesinde, kentin henüz kazılmayan bölgelerindeki yapıların mekânsal bölünmesi ve yerleşim dokusu ele alınacak ve kronolojik sıraya konacaktır. Eski plan malzemeleri ve yeni ölçme verileri kullanılarak, Pergamon kentinin 1:1000 ölçekli haritası ve bir CAD-maket ilk defa elde edilecektir. Harita ve maket, kazı, yüzey araştırmaları ve buluntu değerlendirmelerinin toplandığı merkezi jeobilgi sistemine aktarılacaktır. Hellenistik dönemdeki genişleme üzerine ipuçları verecek anıtlar, stratigrafik sondajlarla tarihlendirilecek ve olası öncül yapılar bakımından incelenecektir. Bunun dışında arkeolojik ve mimarlık tarihi kapsamında, gymnasionda (R. von den Hoff, M. Mathys, V. Stappmanns ), saray bölgesinde (T. Zimmer) Attalos Evi (J. Fuchs) ve kent surları üzerine (J. Lorentzen) gibi kısmi projeler vardır.

Antik kentin yöre kentlerinde 2006 yılından beri yapılan araştırmalar, yüzey araştırmaları, jeofiziksel taramaları ile kent surunun güneydoğu önünde, şimdiye dek bilinmeyen nekropol kazısını (2007 yılı ilkbaharı; Bergama Müzesi ile birlikte) kapsamaktadır. Ayrıca modern şehir bölgesindeki inşaatlarda arkeolojik belgeleme yapılmaktadır.

Pergamon civarındaki çalışmalar şu sıralarda Kaikos/Bakır Çay'ın batısındaki Antik dönem yerleşimi Atarneus (M. Zimmermann, A. Matthaei, G. Ateş) ile Pergamon'un ana limanı Elaia (F. Pirson, S. Feuser, G. Ateş) üzerine yoğunlaşmıştır. 2008 yılından başlayarak Teuthrania'nin batısındaki Erken Bronz Çağı yerleşmesi Yeni Yeldeğirmenitepe'de yüzey araştırması (B. Horejs Avusturya Arkeoloji Enstitüsü Efes Kazısı ile işbirliği) yürütülmektedir. Kaikos ovasındaki bu yüzey araştırmaların amacı, Hellenistik dönemde Pergamon civarındaki kırsal yerleşimlerin yapısını anlamaktır. Temsili olarak seçilen bölgelerde, merkezlerin, köylerin ve çiftliklerin dağılımını incelenecektir. Bu çalışmalarda, hava fotogrametrisi, jeodezi, bulunduğu durumu gösteren rölöve ve seramik yüzey araştırmalarından oluşan karma bir metot kullanılacaktır. Böylece elde edilen veriler, Pergamon kazısının jeobilgi sistemine eklenecektir. Ayrıca Elaia'da ve civarında yaklaşık 46 ha bir alanın ölçülüp taranacağı jeofiziksel bir yöntem de kullanılacaktır. Bu yolla elde edilen veriler, Elaia ile Pergamon arasındaki ilişkiyi aydınlatacak temel bilgileri oluşturacaktır. Bu ilişki büyük bir olasılıkla, Elaia, Aiolis'in kuzeyinde Pergamon'un askeri bir üssü ve limanı olarak yansıyacaktır. Bu bakımdan Elaia araştırmaları çok önemlidir. Kentin ve limanın oluşumu ve gelişimini canlandırmak için şart olan değişik çevre senaryolarının anlaşılmasına yönelik jeoarkeolojik araştırmalara 2008 yılında başlanmıştır.

Hamam

Yukarı agoranın güneybatı konumuna düşen alanda hamam kompleksi yer alır. Antik çağın ara yolunda yukarı agoradan yaklaşık 100 m. Aşağı doğru inilirse caddenin batısında yer alan hamamın kalıntıları görülür. Yuvarlak esas oda (tepidarium) geniş nişi dolayısıyla açıkça tanınır. Diğer odalardan pek az kalıntı vardır. Hamamın koruna gelen formu Roma İmp. Çağına ait olmakla beraber mozaik bezemeli Helenistik öncü bir yapıya sahiptir, yamaçtan aşağı doğru Helenistik Çağ’dan üç büyük teraslamanın temelleri tanınabilmektedir.

Küçük Gymnasion, Odeon ve Hamam

Yapı bileşimi birbirine bağlı hamam, odeon ve gymnasiondan oluşan üç bölümden meydana gelir. Odeion ve Mermer Salon adı verilen kült odası Hellenistik yapının çekirdeğidir. Batıda bir hamam, bir konferans yada konser salonu ve doğuda kült salonu. Hamam ancak Roma İmparatorluk Çağında inşa edilmiştir. Hamamın batısında yamacın üzerine doğru dar bir sokak uzanır. Sokağın altından bir p*s su kanalı akar, aynı sistemden ana caddenin altında da bulunur. Hamamın esas girişi ana cadde üzerinde, hamam sokağının hemen doğusundadır. Hamamın avlu kısmına, günümüze kadar korunamamış giriş merdivenlerinden bir koridor ile geçilir. Avlunun kuzey yanındaki apsis biçimli soğuk su kurnasının üzerinde eskiden bir su deposu bulunuyordu. Avlunun güneyinde sıcak banyo odaları, terleme odaları yer alır. Hamamın avlusu doğu yandan da bir geçişe sahiptir. Ayrıca odeion ile en üst oturma sırası düzeyinde bir kapı bağlantı sağlar. Burada beden eğitimi ile birlikte ruhun eğitiminde müziğin yakın ilişkisi ortaya konulmuştur. Hamamın ısıtma bölümüyle odeion arasında dar bir merdiven koridoru ve üç oda yer almaktadır, bunlar Heroon’un kült yemekleri için kullanılan kapların deposu olarak açıklanabilir. Bu odalar bugün kısmen kapatılmış ve çatıyla örtülmüştür. Odeion k**a biçimine yakın bir plandadır. Oturma basamakları daire parçalarından meydana gelir. Bu düzenlemeye sık olmasa bile antik konferans ve konser salonlarında, toplantı binalarında rastlanır. Doğusundaki mermer salon kendi şehri için hayırseverlikte bulunmuş ve daha yaşadığı sırada bir tanrı gibi saygı görmüş bir Pergamonluya ait bir kült yeri, bir Heroon’dur. Şehir halkı tarafından M.Ö.70 yılında ona adanan Heroon’un bezemesinden bugüne kalan kabartmalar üslup araştırmalarından anlaşıldığı üzere birkaç on yıl sonrasına aittir. Bunlar M.S. 17. yılındaki depremle yeniden yerleştirilmiş, onarım çalışmalarının sonucu olabilir. Toplam olarak salonda böyle 18 kabartma bulunuyordu ve bunlar bir yanda 9 tane olmak üzere karşısındaki eşini yineleyerek dizilmişti.

Mermer salonun yanında, hemen doğusunda basit bir aşevinin odaları bulunur. Mermer salonun doğusundaki üçüncü oda duvar örgü payelerden caddeye doğru geniş bir tezgaha sahip bir dükkan tespit edilmiştir. Dükkan muhtemelen şarap ve yağ evi işlevindedir. Aşevi ve şarap dükkanı’nın kuzeydoğu arkasında yamaç üstünde Dionysos kültü için kullanıldığı düşünülen podiumlu büyük bir salon (24x10 m.) yer alır; tabanı sıvalı bir ön terası vardır. Salon kiremitli bir çatı ile örtülüdür. Ön terasın solunda küçük odalar bulunur. Salona, duvarları boyunca uzanan podiumlardan dolayı bu ad verilmiştir. Podiumlara küçük merdivenlerle çıkılıyordu. Girişin karşısında, önündeki sunak ile kült nişi vardır. Salonun tümü resimlerle bezenmiştir. Podiumlu salonda olasılıkla tüccar ve esnafların dinsel törenlerde bir araya toplandığı düşünülür. Aynı kompleks içerisinde Hellenistik dönemde inşa edildiği bilinen Perisylli ev bulunur. Eskiden avluyu çeviren bu dönem’e ait sütunların bir kaç tanesi Roma döneminde yeniden dikilmiştir. Antik yolun kenarında, kayadan bir sarnıç üzerinde, bugün bir bölümü ayağa kaldırılmış büyük taş kemerli yapı vardır. Halka açık bir çeşme yapısı olduğu düşünülmektedir. Şehir kazısı alanının tümü yoğun, fakat düzensiz inşa edilmiş Bizans evlerine ait kalıntılarla kaplıdır. Bu kalıntıların çoğu planlı bir şeklide kayda geçirildikten sonra erken dönem yapılarını ortaya çıkarabilmek için kaldırılmıştır.

ORTA KENT

Halkın rahatlıkla girebildiği spor kompleksleri ve tapınım alanlarının bulunduğu bölümdür. Demeter Kutsal Alanı, Gymnasion kompleksi, Hera Basilea Tapınağı, Attalos’un evi, Aşağı Agora ve Çeşme gibi kamusal alanlar bulunmaktadır.

Hera Basileia Tapınağı

Tapınak II. Attalos zamanında inşa edilmiştir. (M.Ö.159-138) Tapınak dor düzenindedir. 4 sütunlu bir prostylos’tur. Ön yüzü güneye bakan Hera tapınağına iki yanı korkuluklu 11 basamaklı merdivenle çıkılır. Uzaktan görülmek için yapılan bir anıttır. Yapının önden görülen yerleri, özellikle prosylos’u mermerdendir. Tapınağın cella’sı 5.80x6.80 m. büyüklüğündedir. Cella’nın ortasında bir mozaik ele geçirilmiştir; ancak günümüze bu mozaiğin sadece kenar süsleri kalmıştır. Yapının iki sütun arasına 3 metop düşmektedir. Tapınağın doğusundaki stoa ve batısındaki exedra yapıları andezittendir; ancak işlevleri bilinmemektedir. Stoa ile exedra’nın yönleri tapınak ile aynı doğrultudadır. Exedra’nın önünde 5, stoa’nın önünde ise 8 sütunun bulunduğu düşünülmektedir. Tapınağı, stoayı ve exedrayı arkada 60cm aralıkla bir duvar çevirir. Bu duvar, yapıları arka tarafta yükselen araziden ayırmak ve onları rutubetten korumak için yapılmıştır.

Asklepios Tapınağı

Bugün sadece andezit temelleri kalmıştır. Yukarı gymnasion’un batısında yer alır. İon düzenindedir. Stylobat ölçüleri 9x16 m. olan bir prostylos’tur. Elde edilen mimari parçalardan, yapının ilk inşa edildiği zaman dor düzeninde olduğu; ancak sonradan ion düzeninde onarıldığı anlaşılmaktadır. Bu duruma göre; ilk yapının M.Ö. 3. yy’da yada 2. yy’ın başında inşa edildiği, ion düzenindeki onarımın ise mimar Hermogenes zamanında M.Ö. 2. yy’ın 2. yarısında stilinin moda olduğu dönemde gerçekleştirildiği söylenebilir. Cella’nın içinde güney duvarının önünde tapınağın tüm genişliği boyunca bir platform bulunmaktadır. Ortasında öne doğru bir çıkıntı olan bu platform üzerinde 3’lü bir heykel grubunun olduğu anlaşılmaktadır. Burada bir Asklepios heykelinin üst kısmı bulunduğu için tapınağın söz konusu tanrıya ait olduğu düşünülmektedir.

Gymnasionlar

Demeter kutsal alanının karşısında büyük gymnasion bulunmaktadır. Pergamon Gymnasion’u şehrin en büyük yapı bileşimidir. Tüm yunan dünyasında türünün en iyi örneklerinden biri sayılan bu yapı, her biri ayrı bir terasın üzerine yerleştirilmiş üç ayrı bölümden meydana gelir. Güneydeki kent yapısına göre; aşağı gymnasion 50 m. , orta gymnasion 74 m. , yukarı gymnasion 88 m. yüksekliktedir. Bu üç yapı anlam ve form bakımından aşağıdan yukarı doğru artan bir önemle inşa edilmişlerdir.

Ele geçen yazıtlardan; alt terasın çoçuklara (paides) , orta terasın delikanlılara (ephebeion) , üst terasın ise gençlere ayrıldığı anlaşılmaktadır. Bu üç gymnasion’un giriş kapısını kentin ana caddesi üzerinde büyük çeşmenin yanında yer alan propylon oluşturmaktadır. Propylon aşağı ve orta gymnasionların tek kapısıdır. Yukarı gymnasion’a ise doğusunda bulunan kapıdanda girilir. Her üç gymnasion’un yapısıda krallık devrinde en geç M.Ö. 3 yy’ın 2. yarısında inşa edilmiştir. Roma dönemde ise en çok değişikliğe uğrayan yukarı gymnasion olmuş, aşağı ve orta gymnasionlar, aşağı yukarı Helenistik Dönem’deki durumlarıyla kullanılmıştır. Yukarı gymnasion üç bölümün en büyüğüdür. 200x45 m. ölçülerinde teras üzerine inşa edilmiştir.

Ana öğeyi 4 yanı sütunlu galerilerle çevrili dikdörtgen biçimli avlu oluşturur. (74x36 m.) Avlunun tabanı sportif çalışmalar yapıldığı için topraktır. Burası güreş ve genel spor çalışmaları için kullanılan palaestradır. En batıdaki mekan sahneden yoksun tiyatroyu andırmaktdır. Burası bir konferans salonunu andırır.1000 Kişilik oturma sıralarından oluşan bu yapı Roma Dönem’inde yapılmıştır.

Gymnasion yalnızca beden eğitimine yönelik değildi, aynı zamanda bir okul ve üniversiteydi Başka kentlerden seçkin hatipler konferans vermek üzere gelirdi. Konferans salonunun doğusundaki oda, diğer iki mekandan daha büyüktür. Davetler, ödül dağtımı gibi resmi işlere yönelik bir ödül salonudur.

Hellenistik Dönem’de bu salonun ön yüzünde dor düzeninde andezitten 4 sütun varken, Roma Dönem’inde sütunların sayısı çoğalmış; malzemesi mermer, düzeni korinth olmuştur. Apsisleri yarım kubbe ile örtülüdür. Gymnasion’un doğusunda ve batısında Roma Dönem’inde yapılmış olan hamam kopleksleri bulunur. Gymnasion’un batısında ki yapılar Roma Dönem’inde inşa edilmiş olan yıkanma yerleridir.

Orta gymnasion, yukarıdaki kadar geniş alana yayılmamasının yanı sıra; içerdeği mekanların sayısı açısından da daha gösterişsizdir. 150x36 m. ölçüsünde, dar bir teras üzerinde yer almaktadır. Kuzeyde terasın bütün uzunluğu boyunca Hellenistik Dönem’de inşa edilen ve Roma Dönem’inde yalnızca içi değişikliğe uğrayan büyük bir stoa yer alır. Gymnasion’un doğu kenarına yakın bir tapınağın temeline rastlanmıştır. Bu tapınağın gymnasion etkinliklerini koruduğuna inanılan tanrılardan birine yada her ikisine; Herakles ve Hermes’e adandığı sanılmaktadır. 12x7 m. Boyutundaki tapınak korinth düzeninde 4 sütunlu bir prostylostur. Tapınağın işçiliği, düzeni ve yapısal özellikleri göz önüne alındığında Hellenistik Dönem’de inşa edilmiş olduğu görülmektedir. (M.Ö. 2.yy)

Aşağı gymnasion’un bulunduğu teras, diğerlerinden daha küçüktür ve yalnızca üçgen biçimli açık bir alanı içerir. Herhangi bir yapıya yer verilmeyen bu kesimin, erkek çocuklarının oyun alanı olduğu düşünülmektedir. Uzunluğu 80 m. olan gymnasion’un güney bölümü bugün tamamen yıkılmıştır. Güneybatı köşede görülen oda biçimli; ancak kapısız ve içleri toprakla dolu beş yapı yalnız destek görevini yaparlar. Bu desteklerin terasın ağırlığı sonucu yüke dayanamayıp yıkılmış olduğu bilinir. Buna karşın gymnasion’un kuzey bölümü iyi korunmuştur. Bu yönde de teras boyunca destek görevini gören oda biçimli, ancak kapısız ve içleri toprak dolu yapılar bulunmaktadır.

Giriş Kapısı

Orta gymnasion ile birlikte yukarı gymnasion’un girişini oluşturan merdivenli yapıdır. İyi korunmuştur. Merdivenli giriş binası, Doğu Helen Dünya’sının en eski ve en güzel kemerli ve tonozlu yapılarından biridir. Çeşme ile aşağı gymnasion ve ana cadde arasında kalan yuvarlak bir dirsek şeklindeki küçük meydan her üç gymnasion ‘un da giriş yerini oluşturan propylon bulunur.

Kent Çeşmesi

21 m. uzunluğunda ve 3.15 m. genişliğindedir. Ön duvardan ele geçen 2 blok yerine konmuştur. Su almak isteyenler alçak olan bu duvarın önüne kaplarını suya daldırıp dolduruyorlardı. Mimari düzeni saptanamamıştır. Ancak propylon ve merdivenli yapı ile birlikte çeşmenin de kentin büyük değişikliklere uğradığı 2. Eumenes zamanında inşa edilmiş olması gerekir.

Ana Cadde

Gymnasion’dan ayrıldıktan sonra kentin ana caddesi aşağı agoraya ve sur kapısına inmektedir. Cadde 5 m. genişliğinde olup, büyük kalın andezit bloklarla döşenmiştir. Taşların eni ortalama yarım metre kadar olup, uzunluğu bazen bulanlar da bilinmektedir.

Dükkan Yapıları

Ana cadde üzerinde aşağı doğru ilerlerken ilk rastlanan yapılar sağ kol üzerinde 21 dükkan yer alır.

Konsül Attalos’un Evi

Agora’nın kuzeyinde yüksek bir teras üzerinde Roma Dönem’inde değişikliklere uğramış Hellenistik Döneme tarihlenen soylu bir kişiye ait ev bulunmuştur. Bu ev sütunlu bir avlu etrafında inşa edilmiştir.

Evin bütün güney bölümü antik çağdan itibaren yıkılmıştır. Avlunun sütunlu galerileri iki katlı olup, altta andezitten dor düzeninde; üstte mermerden ion düzenindedir. Batıda evin en büyük odası, erkeklerin toplantı veya ziyaret odası bulunur. Avlunun kuzeyinde koruyucu bir çatı altına alınan oturma ve yatak odalarında duvar resimleri ve taban mozaikleri bulunmuştur. Avluda bir tane büyük Hellenistik ve iki tane küçük Roma sarnıçı vardır.

Aşağı Agora

Yeni Pazar yeri II. Eumenes’in ilk yönetim yıllarında, 2.yy’ın başında inşa edilmiştir. Yukarı agora hem çok yüksekte, hem de sadece devlet işlerine ayrılmıştı. Bu nedenle ovaya yakın bir agoranın kurulmasına gereksinim vardı. 64x34 m. ölçüsünde, bir dikdörtgen olup dört yanını stoalar çevirmektedir. İki nefli ve iki katlı olan bu stoalar dor düzenindedir ve her iki sütun ekseni arasına dört metop düşmektedir. Arka neflerde dükkanlar yer alır. Güney stoa yamaçta yer aldığı için alt kata, kuzey stoasa ikinci bir üst kata sahiptir. Ve bunun dükkanları kuzeydeki caddeye açılır.

Agora’nın batı yönünde bir depo vardır. Ve buluntuların çoğu bu depoda korunmaktadır. Kuzeybatı köşedeki bir odada geç hellenistik döneme ait duvar resimleri bulunmuştur. Agora’nın ortasında bir kuyu bulunur. Bunun suyu kuzeydeki Konsül Attalos evinin büyük sarnıcından kayalar arasından akarak besleniyordu. Agora’da dikili levhalarda toplum hayatının kanunları yazılıdır.

Demeter Kutsal Alanı

M.Ö. 3 yy’da inşa edilmiştir. Philetairos (M.Ö.281-263) zamanında kırsal çevrede, şehir duvarının dışında yer alıyordu. Demeter Temeneosu 100x50 m. ölçüsünde dikdörtgen teras üzerinde yer alıyordu. Propylonun iki sütunu kazılar sırasında yeniden dikilmiştir. Dor düzenindedir. Stilize edilmiş palmet yaprakları ile süslü olan başlıkların ince abaküsleri vardır. Propylondan Temenosun içine 10 basamaklı bir merdivenle inilmektedir. Sütunların alt kısmında 20 adet yivin başlangıcı gösterilse de yivleri işlenmeden bırakılmıştır. Yukarı Gymnasion’dan gelindiğinde bir çeşme ile kurban çukuru bulunan alana girilir. Çeşme ve kurban çukuru, Demeter kültünün gereklerinden olup daha krallık devrinde yapılmıştır. Çeşme dinsel temizlik için yapılmış exedra biçimindeydi. Çukur ise kurban edilen hayvanların kanlarının toplanması için yapılmıştı.

Temenosun doğu kesiminde 4 sunak daha görülmektedir. Bunların ikisi yan yana, ikisi de arka arkaya yer almaktadır. Kutsal alanın güneyini 91.50 m. uzunluğunda bir stoa kaplar.
2 nefli olan bu stoanın, hem temenosa hem de güneye bakan yönlerinde birer sütun sırası yer alır. Sütun başlıkları propylondakiler gibi stilize edilmiş palmet yaprakları ile süslüdür.

Temenos’un kuzey yönünde, tapınak ile sunak boyunca 43 metre uzunluğunda alçak bir stoa vardır. Stoanın doğuya doğru devamında aşağı yukarı aynı uzunlukta; yaklaşık 42 m. boyutunda, 10 sıra halinde oturma yerleri ortaya çıkarılmıştır. Bu taş sıralarının üstünde 800 kişi için oturacak yer bulunur. Bu iki yapının arkasında onlara bitişik 80 metre uzunluğunda başka bir stoa yükselir. Bu stoa’nın arka duvarı tamamen korunmuş durumdadır. Temenos’un batısında ise 4 odalı bir stoa vardır. Tapınak ve büyük sunak temenosun güneyine kaymaktadır. Bu kaymanın kuzeydeki stoada yer alan seyircilerin tapınağın ve sunağın önünde düzenlenen törenleri daha iyi görebilmelerini sağlamak için olduğu düşünülür.

Temenosun içindeki Demeter tapınağı İon düzenindedir. 6.45x12.70 m. boyutundadır.
Templum in Antis’tir. Roma Döneminde ön kısma korinth düzeninde mermerden eklemeler yapılarak tapınak prostylos haline sokulmuştur. Arşitrav’ın üzerinde girlandlar arasında boğa başlarıyla süslü mermer friz görülmektedir. Tapınağın önündeki oldukça büyük 2.30x7 m. ölçüsündeki Hellenistik Dönem sunağı, zarif köşe volütleriyle süslüdür.

Z Yapısı

Özenle yapılmış kesme taş duvarların gösterdiği gibi Hellenistik dönemin gelişkin evresine (MÖ 2. yüzyıl başlarında) ait olan Z Yapısı aslında derin bir nişi bulunan dikdörtgen bir yapı olarak düşünülebilir. Olasılıkla kült işlevi olan bu yapı, paralel konumdaki Demeter Kutsal Alanı ile ilişkili olmalıdır. MÖ 2.yüzyılın ortalarında ilk önce L biçimli, teraslı altyapıları olan peristylli bir eve dönüştürülmüştür. MÖ 2.yüzyılın sonlarındaki tadilatta ise doğu kanat ile güney galeri eklenerek peristyl tamamlanmıştır. Ayrıca kuzeydoğuda küçük bir avlusu olan ek bir yapı eklenmiştir. Böylece yapı Roma döneminin içlerine dek uzanan süreçte, en büyük boyutlarna ulaşmıştır. Bununla birlikte iç kısımlarda değişiklikler gerçekleştirilmiştir: MS 1.yüzyılın ilk yarısının başlarında kuzeydoğu ek yapısının içine bir hamam yapılmıştır ve büyük bir değişiklik olarak MS 2. yüzyılın ilk yarısında, bütün binaya mozaik taban döşenmiştir. Bu eklentilerin yapılmasından kısa bir süre sonra, olasılıkla MS 178 yılındaki deprem nedeniyle yapının zarar görmesi üzerine büyük kısmı kullanılmaz olmuştur. 12.-14. yüzyıllarda Z Yapısı'nın molozları üzerine kurulan Geç Bizans dönemi yoğun yapılaşmasında, antik yapının duvar dokusunun çok azı değerlendirilmiştir. Bu yapılaşma evresinde Z Yapısı'nın kuzeydoğusunda, mezarlığı da bulunan bir şapel ile küçük bir yapı grubu oluşmuştur. 1326 yılında Bergama'nın Osmanlılar tarafından fethinden sonra akropol terk edilmiş ve yıkıntıların altında kaybolmuştur.

Dik yamaç nedeniyle antik yapı farklı derecelerde korunagelmiştir. Yapının kuzey tarafı, kalın yıkıntılar altında dekoruyla korunmuş olarak kalırken, güney tarafta yoğun toprak aşınması yüzünden yalnız temelin bir kısmı kalmıştır. Buradan yola çıkılarak koruyucu yapı, yalnız binanın kuzey yarısındaki Roma dönemi mozaikleri ve Hellenistik dönem stuko bezemeleri muhafaza etmek üzere planlanmıştır. Güneyde üstü örtülü olmayan tarafta ise binanın orijinal boyutlarının anlaşılabilmesi için sadece antik duvarlar biraz yükseltilip koruma altına alınmıştır. Koruyucu yapının olduğu kısımdaki duvarlar, antik zemin kat seviyesine kadar yaklaşık 4.70m yükseltildi. Bunun bir metre üzerinde modern çelik konstrüksiyon bir çatı yapılmıştır. Aşağı yamaca bakan geniş cephe ve açık kalan diğer duvar yüzeyleri, ışık ve hava geçiren çelik lamel bir konstrüksiyonla kapatılmıştır. Binanın içi zengin bir döşemeye sahiptir. Bu döşemenin az da olsa korunan kısmının görkemi, Alman Arkeoloji Enstitüsü Pergamon Kazısı'nın restorasyon için harekete geçmesinin önemli bir nedenidir.

Koruma yapısının inşası 1996- 2002 yılları arasında tamamlandıktan sonra, iç onarım ve dış cephenin onarımıyla, çevre düzenlemesi yapılmıştır. İç onarımda, avlu sütunlarından bazılarının ayağa kaldırılması; ziyaretçi köprüsünün yapımı (Res.: Avludaki ziyaretçi köprüsü); uzun süre laboratuvarda restore edilen stuko duvarının yerine konması; taban mozaiklerinin konservasyonu; antik bir kapının kopyası (Res.: Antik ahşap kapının kopyası ve bilgi tabelası) ve çok dilli bilgi levhalarının (Türkçe, Almanca, İngilizce) hazırlığı tamamlanmıştır. Dış mekanda ise yol ve merdiven yapımı ile, selvi ağaçlarının dikimi gerçekleştirilmiştir.

Çatı altına alınan kuzey bölümdeki orijinal antik duvarlar, antik dönemde de kullanılmış doğal taşla, zemin katının üst seviyesine kadar (yaklaşık 5 m.) yükseltilmiştir. Korunan antik duvar ile yeni yapılan duvar arası ise içerde kırmızı bir çizgi ile dışarıda bir basamak ile belirtilmiştir. Duvarların üzeri, çelik bir konstrüksiyonun taşıdığı modern bir çatı ile kapatılmıştır. Bu çatının yön ve tarz olarak, antik çatıyla hiçbir ilgisi yoktur. Eski zamanda iki katlı olan bina, ikinci katın detayları hakkında bilgi sahibi olunmadığından tek kat olarak onarılmıştır.
Koruma binası Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından uluslararası onarım kriterleri uygulanarak yapılmıştır. Proje ve yapımı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, İzmir Koruma Kurulu tarafından onaylanmıştır. Çalışmalar, kazı başkanı Prof. Dr. Wolfgang Radt denetiminde gerçekleştirilmiştir. Yapının tasarım, planlanma ve teknik kontrolleri Mimar Dr.-Ing. Martin Bachmann ve Mimar Dipl.-Ing. Andreas Schwarting tarafından yapılmıştır.

AŞAĞI KENT

Antik Kent’in aşağı kesimi büyük oranda günümüz Bergama yapılarının altında kalmıştır. Pergamon’un bu bölümünde, II. Eumenes Kapısı (kentin güney kapısı) ve en etkileyici kalıntı olan Serap*s Tapınağı ( Kızıl Avlu ) bulunur.

Kent’in Güney Kapısı

II.Eumenes (M.Ö. 197-159) tarafından şehrin genişletilmesiyle şehir duvarı, şehirin tepesinin en güneyindeki yamaçlara kadar ileri götürülmüştür. Kent’e surların batısındaki büyük kapıdan giriliyordu. Kent kapısı 20x20 m. ölçüsünde bir avludur. Kent’e girmek isteyenler önce avluya giriyor; daha sonra avluyu geçerek kent’e giriş yapıyorlardı. Kapı, 3 kule ile sağlamlaştırılmıştır. Ayrıca bu kulelerle gelecek saldırılara karşı da önlem alınmıştır. Kent kapısının alışılmamış bu giriş sisteminin, ana caddenin burada bir dirsek yapmasından kaynaklandığı düşünülmüştür. Avluya kent içinden ya da kent dışından girenler karşılarında zarif bir sütun sırası görüyorlardı. Bu sütunlardan ortadaki 5 tanesi tam sütun, yanlardaki birer tanesi yarım sütun olup her biri 8 köşelidir.

Serap*s Tapınağı

M.S. 2.yy’da, olasılıkla imparator Hadrian (117-138) zamanında inşa edildiği gibi bugün de öndeki meydanın altından oldukça büyük çift tünel içinde Kozak dağlarından gelen Bergama çayı (selinus) akar. Öndeki meydanın batı duvarı, selinus üzerindeki antik köprünün yakınında 13 m. kadar ayakta kalmıştır. Duvarın üzerinde duvar çıkıntıları sıralanmıştır. Esas yapı, anıtsal tuğla bir yapı (yaklaşık 60x26 m. 19 m. yükseklikte ayakta kalmış) ve buna yanlarda eklenen iki tane kule benzeri yuvarlak yapıdan meydana gelmiştir,bunların önünde üç yanı galerilerle çevrili avlular yer alır. Avlular esas yapının cephesine doğrudan doğruya bağlanır.

Avlularda bulunan karyatidler (insan biçiminde destek figürleri) galerilerin çatısını taşırlar. Bunlar sırt sırta duran bir yanda kadın, diğer yanda erkek figürleri olup mısır tipinde biçimlendirilmişlerdir. Bunlara ve doğu kültünde rastlanan birçok su havuzlarına dayanarak tapınağın mısır kültüne hizmet ettiği sonucuna varılmıştır. Esas yapının 7 m. genişlik ve 14 m. kadar yükseklikte büyük bir kapı açıklığı vardır. Monolit eşiğin arkasında gösterişli bir mermer döşeme uzanır. Mekanın ortalarında sığ bir su havuzu ve derin bir su kuyusu vardır. Bunların hemen arkasında sahne gibi 1.5 m. yükseklikte bir podium, mekanın ortasında arka kısmın üçte birini kaplar. Bu podium’un üstündeki büyük bir kaidenin(4.6x4.6 m.) üzerinde kült heykeli duruyordu. Bir yer altı yolu ve taş kaidenin ortasındaki delikten, rahip 10 m. yükseklikteki heykelin içine girer ve antik kaynaklardan bildiğimiz gibi tanrıyı konuştururdu.

Tapınağın içinde yüksek sütunların taşıdığı bir galeri (empore) dolaşır. İç mekanın ön yarısında beş büyük nişin her birinin üzerindeki pencereden ışık almaktadır. Arka ise yarı karanlık kalmaktadır. Bu kısımda galeriye ve çatıya da çıkması mümkün iki merdivenin girişi bulunur. Çatının ne şekilde olduğu bilinmemektedir. Planda görülen dış apsis şimdiye kadar açıklanamamıştır.

Esas yapının batıda bütün genişliği önünde ve yanlarda ki avlularda yine ileriye çıkmış kapıları ile sütunlu galeriler bulunmaktadır. Bu çok büyük ön avlunun olasılıkla diğer yanları da galerilerle çevriliydi. Kutsal alanın, tüm tuğla duvarları yukarıdan aşağıya kadar renkli mermerle kaplıydı,yani bugün mevcut tuğla duvar örgü tamamen örtülüydü. Yapının masif mermer bloklardan meydana gelen saçaklık ve konsolları korunmuştur.

Amphitiyatro

Roma imp. Çağı’nın diğer büyük yapıları; Stadion, aşağı şehir tiyatrosu ve anfitiyatrodur. (her üçünün de kazısı yapılmamıştır.) Amphitiyatro Küçük Asya’da çok az rastlanan bir yapı tipini temsil eder. Kazısı yapılmayan bu yapının bazı sütunları ayakta durmaktadır. Deniz oyunları gösterileri için, suyundan yararlanılan derenin iki yanından da üzerinin tonozla örtülmesi dikkat çekicidir.

ASKLEPİEİON

Yunan sağlık tanrısı Asklepios kültü, hastaları iyileştiren tanrılığa yükselince, M.Ö. IV. yy’da Yunanistandan Epidauros’taki esas kutsal alanı Pergamon’a da getirilmiştir. Kült işlemleri başlıca doğal iyileştirme bilgisine dayanır. Başlangıçtan itibaren kutsal alan adım adım genişletilmiştir. Roma öncesi zaman ait 18 yapı devresi saptanmıştır. Bugün görülen durum büyük ölçüde İmparator Hadrian tarafından yaptırılan değişim ve inşaata aittir.

Viran Kapı ve Kutsal Yol

Bu yol, Asklepieion’un ilk kuruluşunda da yine şimdiki Viran Kapı yanından başlıyordu. Bu kapı yakınında bulunan sütunlu kemer izleri, eski yolun durumunu göstermesi bakımından önemlidir.

Asklepieion dünyaca ün aldıktan sonra Viran Kapı ile uzun kemerli yol yapılmıştır. Bugüne kadar ayakta kalan Viran Kapı’nın ince ayağı büyük bir onarım görmüştür. Viran Kapı’dan başlayan ve 950 m. uzunluğunda olan kutsal yol, blok taşlardan yapılmış ayak ve sütunlar üstünde oturan kemerlerle örtülmüştür. Bu yol boyunca parçalı ve bütün taş ve mermer 500 kadar sütun bulunduğu sanılmaktadır. Yol, iyi işlenmiş ve birbirine düzgün yanaşmış kesme taşlarla döşeliydi. Yol boyunca çeşitli eşya satıcılarının dükkan ve barakalarının bulunduğu temellerden anlaşılmaktadır.

Propylon’un Avlusu

Arazi eğimine göre, küçük alan’ın önündeki üç kapıya varılırken bir merdivenden inilmekte ve propylon’un avlusuna girilmektedir. Küçük alan’ın üç tarafı koridorlarla sarılmış olup, batı tarafı propylon ve ara merdivenle büyük alana (tören yeri) açılmaktadır. 4 m. Yüksekliğindeki 28 düz mermer üzerinde bulunan sütun başlıkları korinth biçimindedir. 32 cm. yüksek trahit basamaklar üstünde oturan mermer altlıklar, 44 cm. yüksekliğinde ve 67 cm genişliğindedir. Bu altlıklardan 12’si bulunmuş olup, 6’sının üstünde alt kısımları kalan kırık sütunlar bulunmaktadır.14 parçası da yerde sıralanmıştır.

Propylon

Kutsal Yol’un Küçük Alan’a giriş yerinin karşısına düşen kapıdır. 17 m. genişlikte, 12 basamaklı mermer merdivenle tören yerine geçit veriyordu. Çatı’nın üstünde bulunan akroterler yükseklerden kutsal yurda kanat açıyordu. Küçük Alan’ın batı tarafının ortasında 4 m. uzunluğunda ve 12 m. genişliğinde ki propylon’un temelleri görülmektedir. Çatı’nın önünde bulunan alınlık ortasındaki yuvarlak kalkan içinde şu yazı okunmaktadır: ‘’Klaudias Charax, Propylon’u vakfetti.’’ Bunun 142 yılında yapıldığı sanılmaktadır. Propylon’un sol tarafında bulunan 7 basamaklı ara merdiven, 2 geniş yatak içinde 2.17 m. aralıkta açılmıştır. Geniş, basık ve öne yatık olan basamakları iniş çıkıştaki kolaylığı sağlıyordu.

Merdivenden inerken, solumuza düşen dehlizin (uzunluğu 31 m. , genişliği 2.68 m. ve yüksekliği 2.81 m.) üstünde Asklepios Tapınağı’nın merdiveni bulunuyordu.

Kütüphane

Kuzey Stoa’nın doğu ucundadır. İki kapısından biri bu stoa’ya, diğeri tören alanına açılmaktadır. Renkli mermerlerinin görünüm uygunluğu yüzünden, dönemin parlak sanat eseri sayılmıştır. Salon’un döşemesi renkli mermerlerle geometrik bir ölçü içinde yapılmış halıya benzetilmiştir. Salon 16.5 x 18.5 m. ölçülerindedir. Küçük kesme taş kaplı duvarları, arkasındaki dolmadan dolayı sızan suları toplamak için çift yapılmıştır. İki duvar arasındaki kuru dehlizin açıklığı güney ve doğu da 0.70 ile kuzey de 1.22 m.’yi bulmaktadır. Bu yapı tarzı daha Hellenistik Dönemde bir yasa ile benimsenmiş, iki duvar arasında bir metre genişlik ilkesine dayanmaktaydı. Bu biçime de peristasis deniyordu.

Odeon

Kuzey Stoa’nın kuzeybatı ucundaki köşede bir yamaca yaslı şekilde kurulmuş olan bembeyaz mermer kaplı tiyatro’nun kütüphane gibi şifa arayanlar kadar ziyaretçileri de toplayan önemli bir durumu vardır. 3500 kişilik, yarım daire şeklinde, oyuğa oturtulmuş bir Roma tiyatrosu’dur.

Stoalar

Güney Stoa payelerle taşınan bir mahzene sahiptir. Galerilerin başlangıçta İon sütunları vardı. Bunlar bir depremden (178) sonra onarılmışlardır. Kuzey Stoa’nın doğu ucundaki korint sütunları bu onarımdandır. Ayrıca bir de Batı Stoa bulunmaktadır.

Asklepios Tapınağı

Küçük Alan ile Propylon’un güney bitişiğinde bulunur. Özel bir önem taşımaktadır. Bu yuvarlak tapınak İmp. Hadrian’ın Roma da Pantheon örneğine göre yapılmış. Ancak onun yaklaşık yarı büyüklüğündedir. Asklepios Tapınağı’nın kapısı, Büyük Alan’a açılmakta ve batıya bakmaktadır.

Tapınağa, uzunluğu 17 m. olan, 16 basamaklı merdivenden çıkılmaktadır. Merdiven mermer basamaklardan oluşmuştur. Tapınağın girişi uzunluğuna olup 4 korinth sütunun taşıdığı çatı ile örtülmüştü. 24 oluklu olan sütunların 6 m. uzunluğu vardır. Başlıkları 90 cm. Yüksekliktedir.

Tapınağın içine büyük bir kapıdan girilmektedir. Kapı’nın 5 m.’ye varan genişliğini, kapı eşik ölçüleri ve 1.05 m. açıklığı olan kapı kenarları belli etmektedir. 7 m. tutan kapı yeri’nin tam karşısında aynı genişlikte yuvarlak bir niş bulunmaktadır. Bu niş’in zarif bir mozaikle süslenmiş olduğu, burada bulunan renkli taş ve yaldızlı cam parçalarından anlaşılmaktadır. Büyük niş’in iki tarafında üçer niş vardır. Yedi niş’in dördü yuvarlak, üçü dört köşedir. Yuvarlak orta niş’in 7 m. açıklığına karşı, diğer nişler 3.5 m. genişliğindedir. Yedisinin de derinliği 2.10 m.’dir. Heykel konmuş olan bu nişlerin köşelerinde, ince zarif sütunlar bulunduğunu daha kalın harç tabakası ve kalıntılarından anlıyoruz. Tapınağın batı tarafı blok taşlarla yapılmış temellere, doğu tarafı da kayaya oturtulmuştur. Kesme taşlar birbirine 20 cm. Demir kenetlerle ve kurşunla tutturulmuştur.

Kutsal Bodrum

Tören Meydan’ından, kutsal kaynaktan 80 m. uzunlukta üzeri tonozlu bir yeraltı yolu (kryptoporticus) uzanır. Yol yukarıdan ışıklandırılıyordu. Bu geçit çeşitli hava etkilerine uğramaksızın yuvarlak kür yapısına ( Telesphoros Tapınağı ) varmayı sağlar, onun alt katına gider.

Telesphoros Tapınağı

Bu yuvarlak bina, payelerle desteklenen, çok sayıda su tesisleri ve havuzlara sahip tonozla örtülü anıtsal bir geçitten meydana gelir. Güneyde yapıya uzun güneşlenme terası eklenmiştir, üst kata merdivenle çıkılır. Üst kat 6 büyük apsisle kapanan ve bir tamburla yükseltilmiş yuvarlak bir mekandan meydana gelir. Çatı konstrüksiyonu tuğla ile ahşaptan yapılmıştır. Bu tapınak Asklepios Tapınağından biraz daha sonra inşa edilmiştir. Tören Yeri, Kutsal Çeşme ve havuzlar da Asklepieion’un diğer bölümleridir.

Kaynakça

• Wycherley R. E. , Antik Çağda Kentler Nasıl Kuruldu, İstanbul, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 1993
• Owens E. J. , Yunan ve Roma Dünyasında Kent, İstanbul, Homer Kitabevi, 2000
• Freely J. , Türkiye Uygarlıklar Rehberi 3, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2002
• Nedim A., Parşömen, İzmir, Öztüre Holding Kültür Yayını, 2002
• Ksenephon , Anabasis – On Binlerin Dönüşü, İstanbul, Sosyal Yayınlar, 2010
• Radt Wolfgang, Pergamon – Bir Antik Kentin Tarihi ve Yapıları, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2002
• Dillon Sheila, Ancient Greek Portrait Sculpture – Contexts, Subjects, And Styles, Cambridge, Cambridge University Press, 2006
• Grummond Nancy T. De, From Pergamon To Sperlonga – Sculpture and Context, London, University of California Press, 2000
• Dreyfuss Renee, Pergamon : The Telephos Frieze From The Great Altar Volume 2, New York, The Metropolitan Museum of Art, 1996
• Schneider E. E. , Ephese Et Pergame – Autrefois Et Aujourd’Hui, Padova, Imprime en İtalie Par Tipolitografica CS, 2008

Video Animasyon : Clemens Poblotzki
Metin : Celil Samet Harmandar

Address

Istanbul
34158

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Swan Tourism posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share

Category


Other Travel Agencies in Istanbul

Show All

You may also like