İzmir

21/02/2023
02/10/2020

Azerbaycan Kamikaze saldırısı.

Paylaşmayan kalmasın Türkle uğraşmak, yürek ister, o da Ermeni işgalcilerde yok.

Hep merak etmişimdir... Acaba Gazi Paşa, geceleri başını yastığa koyduğunda gözlerinin önüne ne gelirdi? 57. alay içinde...
22/09/2020

Hep merak etmişimdir...

Acaba Gazi Paşa, geceleri başını yastığa koyduğunda gözlerinin önüne ne gelirdi?

57. alay içinde güzel türkü söyleyen o askerin parçalanışı, Filistin çöllerinde açlıktan ölen o arkadaşı, Bitlis'te gözü önünde toprağa yığılan dostu, canı pahasına savunduğu Çanakkale'den geçip İstanbul'u işgal eden gemiler, Sakarya meydanlarındaki kan ve acı o sahne, suikast girişimleri...

İçinde yaşlılar, çocuklar, kadınlar ile dolu ve ateşe verilmiş camiler, okullar, harabeye dönmüş yüzlerce köy, yol kenarlarındaki hendekler içinde kılıçtan geçirilmiş bebekler...

Büyük Taarruz, 30 Ağustos deyip geçiveriyoruz; fakat farkında değiliz... 450 km boyunca taarruz eden askerlerin ve Gazi Paşa'nın Yunan kovalamacasında gördüğü manzarayı hiçbir millet görmemiştir. Bir ordu düşünün ki düşmana taarruz ettikçe düşman kaçıyor ve önündeki evleri yakmaya, insanları katletmeye devam ediyor. Taarruz eden asker, oradan geçerken hanımının ve ufacık yavrusunun yanmış, kesilmiş, paramparça edilmiş cesetlerini görüyor ve gözyaşları içinde taarruza devam ediyor...

İzmir'e giren süvarilerin yüzlerine dikkat ettiniz mi? Hiçbiri gülmüyor. Alt üst olmuş bir psikoloji içinde gözlerinin önündeki manzarayı ve kalplerindeki acıyı hayal edemeyiz. Buna rağmen çelik gibi bir irade ile verilen emirden azıcık bile çıkmıyorlar. Asayiş asla bozulmuyor.

30 Ağustos'ta bu oldu.

Gazi Paşa başını yastığa koyduğunda, akli dengesini yitirmek için sayısız sebebi varken, o akıl ve o iradeyle devlet kurmuş, yönetmiş ve kalkındırmış. Çobandan pilot çıkarmış. Kağnıdan, uçak üretmiş. Ona bu gücü veren, aklını yitirmemesini sağlayan bir tek şey olabilirdi: Yüksek vatan ve millet sevgisi. Ancak yüksek ilke, yüksek ülkü sahibi bir insan bunca yaşananlardan sonra sağlıklı kalabilirdi.

Önünde yanmış cesetler duruyor ve aklından, yüzlerce yıl milletin kanını emen kapitülasyonları kaldırmak geçiyor, geçebiliyor! Böyle bir irade bahşedilmiş bir irade değildir de nedir? 30 Ağustos kutlu bir gün değildir de nedir?

Ertürk Özel

Türk ordusu İzmir'e girmeden kısa bir süre önce.Kaçabilen kaçmış, kaçamayan eşyalarını bırakıp denize atlamış.
15/09/2020

Türk ordusu İzmir'e girmeden kısa bir süre önce.
Kaçabilen kaçmış, kaçamayan eşyalarını bırakıp denize atlamış.

10 Eylül 1922 - Düşmanı denize döken Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa İzmir'e giriyor.3 sene boyunca, cephane, gıda, g...
10/09/2020

10 Eylül 1922 - Düşmanı denize döken Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa İzmir'e giriyor.

3 sene boyunca, cephane, gıda, giysi sorunlarını çözmekle uğraştı. Dağılan orduyu, firar eden askerleri dağdan taştan topladı getirdi. Milli mücadele boyunca milleti organize etmek, inandırmak için binlerce telgraf çekti. İstanbul'a dön dediler, askerlikten istifa etti ve sinei millete döndü ve ordusunun başına geçti.

Padişaha çektiği telgrafta "İzmir'de Yunan katliamlarını durdurmak için işbirliği içinde olduğunuz İngiliz ve Yunanlılarla irtibata geçin, yoksa misliyle karşılık veririz" diyerek o zor şartlarda bile milletinin acısını yüreğinde hissedip acı duyuyordu. Dış düşmanlarla uğraştığı yetmemiş gibi, içerideki hainlerle de mücadele etti. Bir yandan emperyalistleri dize getirmeye uğraşırken, bir yandan da içerideki yüzlerce hain girişimi engelledi.

Asker ve silah olarak kendisinden güçlü olan Yunan'ı devirmek için tek bir şansı vardı. Düşmanı aldatmak için mecliste çay partisi veriyor ve gizlice Konya'ya giderek son planları yapıyordu. Muhalifleri bile "Ülke ateş içindeyken, çay partileri veriyor, maç izlemeye Konya'ya gidiyor" diyordu. Onun da tam istediği şey buydu. Hem dostu, hem düşmanı taarruz olmayacağına inandırmak. Yunanlıların Eskişehir'de, Ankara'da zannettiği orduyu gece yürütüp gündüz Yunan uçaklarından saklayarak gizlice Afyon'a getirdi. Gece boyunca uykusuz yürüyen asker, gündüzleri ağaç altları ve dağlık alanlarda saklanıyordu. Atların ayaklarına ve kağnı arabalarının tekerleklerine ses çıkmasın diye çaput ve bezler bağlattırıyordu. Düşman Fransız kamyonlarıyla ikmal yaparken, at arabasıyla, insan sırtında ikmal yapıyordu. Taarruzdan önce kurmaylarıyla yaptığı son toplantıda "Delikik bu, yapma, kaybedersek Ankara düşer, ülke elden gider" dediler. "Askerin cephanesi yetersiz, meydan muharebesini kazansak bile düşmanı kovalayamayız, millet bizi idama götürür" diyen kurmaylarına; "Bana güvenin, kaybedersek bütün sorumluluk benimdir ve milletimin vereceği her türlü cezaya razıyım" dedi. "Siz merak etmeyin, düşmanı yerle bir edeceğiz, düşmanı İzmir'e kadar kovalamak için ikmali de düşmandan yapacağız" dedi. Aynı dediği gibi oldu. Türk taarruzu karşısında hiçbir karşılık veremeyen Yunan, neye uğradığını şaşırdı ve tek yapabildiği arkasına bakmadan kaçmak oldu. Yunanlıların geride bıraktığı silahları, caphaneleri, araçları kullanarak, düşmanı kendi silahıyla 500 km boyunca kovaladı.

İnsanları acımasızca katledilen, camileri yakılan yıkılan, kadınları tecavüze uğrayan, şehirleri işgal edilen, ordusu ve polisi düşman askeri karşısında aşağılanan, dayak yiyen bu güzel vatanı bizlere armağan etmek için ömrünü adadı. İnkar eden, küçük gören, ona hakaret eden nankördür, aşağılıktır, dinen de günahkardır. O hem İslam'ı hem de Türk'ün şerefini, namusunu kurtardı.

İzmir'in işgali ve kurtuluşu.15 Mayıs 1919: Yunanlılar İngiltere, Fransa ve Amerika'nın onayıyla İzmir'e çıkarma yaptı.1...
08/09/2020

İzmir'in işgali ve kurtuluşu.

15 Mayıs 1919: Yunanlılar İngiltere, Fransa ve Amerika'nın onayıyla İzmir'e çıkarma yaptı.

15 Mayıs 1919 sabahı saat yedibuçuk sıralarında Hasan Tahsin Konak Meydanı Kordonboyu'nda koyu renkli takım elbisesi ile bekliyordu. Yunan gemileri Pasaport'a yanaştı ve 08:55'de karaya çıktı. Yunan askerleri Punta'dan ilerleyerek Kadifekale'yi işgal edeceklerdi. Bu esnada onbinlerce yerli Rum ellerindeki Yunan bayrakları ve çiçekler ile Kordonboyu'nu kaplamışlardı.

İlk Yunan taburu yaya olarak Hükûmet konağı, kışla, kokaryalı istikametinden Karantina'ya doğru yürüyüşe geçti.

Yürüyüş kolunun baş tarafı kışla hizasını geçip yola saptıktan sonra, Hasan Tahsin kalabalığın arasından sıyrılarak öne geçti. Tahsin'in sesli bir şekilde "Olamaz, olamaz, böyle ellerini sallaya sallaya giremezler" diye söylendiği duyulmuştur. Tahsin daha sonra yanında bulunan revolver ile düşmana ilk ateşi açtı. Tahsin ilk anda isimleri Basile Delaris ve Jorj Papakostos olan iki Efzon askerini öldürmüştü.

Tahsin tabancasındaki tüm fişekleri düşman askerine karşı ateşlemişti. Böyle bir direniş beklemeyen Yunan Alayı şaşırmıştı. Daha sonra ise yanında fazla yandaşı olmayan Tahsin, Yunan Alayı tarafından açılan ateş ve ardından süngüleme sonucunda, Kordonboyu'nda kalabalığın önünde henüz 31 yaşında yaşama veda etti. Hasan Tahsin'in naaşı ise İzmir Saat Kulesi'nin altında bulunmuştur.

Yunan askerleri bu olaya karşılık çevreye yaylım ateşi başlattılar. Askeri kışlada bulunan silahsız Türk askerlerini hedef alan yaylım ateşi, Türk askerlerinin teslim olmasına rağmen devam etti. Türk subayları ve askerleri dipçiklenerek ve süngülenerek öldürüldü. Zito Venizelos (Yaşasın Venizelos) diye bağırmayan Türk subayları süngüleniyordu. Ali Nadir Paşa ise Yunan askerleri tarafından tekmeleniyordu. Türk sivillere karşı öldürme, yağma ve tecavüz olayları başladı. İşgalin ilk günü İzmir'de 400 Türk öldürüldü. 15-16 Mayıs arası çevredeki köylerde ve kazalarda yaşanan olaylar ile 5.000 kadar Türk öldürüldü.

16 Mayıs sabahı İzmir'in işgalini duyan 800 kadar yerli Rum, Türk köylerine saldırmaya başladı. Savunmasız insanlar öldürüldü ve malları yağmalanmaya başlandı. Urla'daki Türk mahalleleri Rumlar tarafından kuşatılmaya başlandı.

Yunanlılar, İzmir'den sonra 16 Mayıs'ta Urla'yı, 17'de Çeşme'yi, 20'de Torbalı'yı, 22'de Menemen'i, 25'te Manisa, Bayındır ve Selçuk'u, 27'de Aydın'ı 28'de Tire'yi, 29'da Turgutlu ve Ayvalık'ı, 4 Haziran'da Nazilli'yi, 5 Haziran'da Akhisar'ı, 12'de Bergama'yı işgal ettiler.

Yunan işgal bölgesi genişledikçe Türk halkı üzerindeki zulüm, vahşet ve katliamlar da gittikçe şiddetlenerek artıyordu. Nitekim 15 Mayıs 1919 ve 9 Eylül 1922 tarihleri arasında kısa veya uzun vadede Yunan kontrolünde bulunan il, ilçe, kasaba ve köyler, bu feci olaylarda muhakkak nasibini alıyordu. Toplu katliam yapmak, misli görülmemiş şekilde insan öldürmek veya işkence çektirmek henüz çocuk yaştaki kızlara ya da eli bastonlu ihtiyar kadınlara tecavüz etmek, camileri, evleri, iş yerlerini, tarlaları yağmaladıktan sonra yakmak, hayvanları telef etmek, Yunan askerlerinin ve yerli Rumların yaptıklarının maalesef sadece ana başlıklarıydı.

12 Haziran'da Bergama'yı işgal eden Yunanlılar, Türk milli kuvvetlerince yapılan saldırıda 400 kayıp vermiş ve Bergama kısa süreliğine kurtarılmıştır. Yunanlar 19 Haziran günü Bergama'ya 3.000 kişilik bir kuvvetle yeniden geldiler. Yüksek sayıda ve üstün teçhizatlı olan Yunan kuvvetine karşı koyabilecek güçte olmadıklarını anlayan Türk milli kuvvetleri Bergama'dan çekilmeye karar verir.

Yunan askerleri burada aldıkları mağlubiyetin intikamını 17 Haziran'da Menemen'de sivillere bir katliam gerçekleştirerek aldılar. 16 Haziran 1919 günü, işgal esnasında halka itidal telkin etmiş bulunan Menemen Kaymakamı Kemal Bey ve maiyetindeki 6 jandarma Yunan askerlerince öldürüldü. Bu olayda ölenler Menemen'de Türk sivillere karşı yapılacak katliamın ilk mağdurlarıydı. Belediye makamlarının ve inceleme yapan İngiliz subaylarının bildirdiğine göre 1.000'den fazla Türk öldürülmüştür.

Tarihçi Justin McCarthy katliamın önceden planlandığını savunur. Saldırıdan önce şehirde bulunan bütün Yunan yerlilerin evleri beyaz haçla işaretlenmişti ve yağmalamadan ve yıkımdan zarar görmemişlerdi. Ayrıca Yunan tarafından sivil ve askerlerde hiçbir ölü veya yaralı yoktu.

Celâl Bayar hatıralarında Menemen'de yaşanan zor günleri yöre tüccarından Çerkes Sefer Efendi'nin ağzından şu şekilde aktarır:

« Çarşı kahvesinde eşraftan birkaç kişi oturuyorduk. Öğleye doğru Rum mahallesinden silah sesleri gelmeye, herkes dükkânlarını kapayıp evlere doğru koşmaya başladı. Ben de derhal kendimi evime attım. Şehrin üzerine mermi yağıyordu. Saat yarımda başlayan bu ateş öğleden sonra dörde kadar sürdü. Ne olup bittiğini anlamak üzere kendimi dışarıya attım. Sokağa adımımı atar atmaz önümde üç kadının cansız yattığını gördüm. Bir iki adım ilerledim. Bir yanda on yaşında bir erkek çocuk yatıyordu. Biraz daha ilerledim. Dizinden vurulmuş bir kız çocuğu kapı önünde yuvarlanmış, korkudan rengi uçmuş, imdat bekliyordu. Artık daha ileriye gitmeye cesaret edemedim. Komşum İshak Efendi de evinin önünde öldürülmüştü. Tekrar eve döndüm. Bir süre sonra kasaba yakınındaki çiftlik bahçemde çalışan hizmetçim Todori geldi, ağlayarak yardımcısı Ahmet'in öldürüldüğünü, sığırların da Yunanlar tarafından alındığını anlattı. 18 Haziran Çarşamba gününe kadar evimden çıkmadım. O gün asayiş sağlandı. İzmir'den İngiliz ve Fransız mümessilleri geldi dediler. Biraz cesaret alarak çıktım. Mahallemizin İslam mezarlığı yönünde arabalarla Türk ölülerinin götürülerek gömüldüğünü gördüm. »

26 Mayıs 1919 - Manisa kasabası silahlı muhalefet olmadan Yunan askerleri tarafından işgal edildi.

27 Mayıs 1919'da Aydın'ı işgal ettiler. Hamiyetli birçok kimse Çine'ye çekilerek direniş hazırlıklarına başladılar. Aydın'ı işgal eden Yunanlılar Nazilli'ye doğru ilerlemeye başladılar.

Yunan ordusu işgallerini 1921 yılına kadar sürdürdü ve Ankara'nın Polatlı ilçesi eteklerine kadar ilerlerdi. Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Türk ordusunun inanılmaz azmi ve inadıyla Yunan ordusu Ankara'ya giremedi ve geri çekilme kararı aldı.

Sakarya Meydan Muharebesi sonunda Türk ordusunun zayiatı; 5713 ölü, 18.480 yaralı, 828 esir ve 14.268 kayıp olmak üzere toplam 39.289'dur. Yunan ordusunun zayiatı ise; 3758 ölü, 18.955 yaralı, 354 kayıp olmak üzere toplam 23.007'dir. Sakarya Meydan Muharebesi'nde çok fazla subay kaybı olduğu için bu Muharebeye "Subay Muharebesi" adı da verilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk bu muharebe için "Sakarya Melhame-i Kübrası" yani kan gölü, kan deryası demiştir.

Yunanlar için geri çekilmek haricinde başka bir seçenek kalmadı. Geri çekilirken Türk sivil halkına karşı yaptığı tecavüzler, kundaklamalar ve yağmacılık sonucunda 1 milyonun üzerinde sivil Türk evsiz kaldı.

26 Ağustos gecesi 5. Süvari Kolordusu, Ahır Dağları üzerindeki Yunanların gece savunmadığı Ballıkaya mevkiinden sızma yaparak Yunan hatlarının gerisine intikale başladı. İntikal bütün gece sabaha kadar sürdü. Yine 26 Ağustos sabahı Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanında Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile birlikte muharebeyi idare etmek üzere Kocatepe'deki yerini aldı. Büyük Taarruz burada başlayarak, topçuların sabah saat 04.30'da taciz ateşi ile başlayan harekât, saat 05.00'te önemli noktalara yoğun topçu ateşi ile devam etti. Türk piyadeleri, sabah 06.00'da Tınaztepe'ye hücum mesafesine yaklaşarak tel örgüleri aşıp Yunan askerini süngü hücumu ile temizledikten sonra Tınaztepe'yi ele geçirdi. Bundan sonra saat 09.00’da Belentepe, daha sonra Kalecik - Sivrisi ele geçirildi. Taarruzun birinci günü, sıklet merkezindeki 1. Ordu Birlikleri, Büyük Kaleciktepe'den Çiğiltepe'ye kadar 15 kilometrelik bir bölgede düşmanın birinci hat mevzilerini ele geçirdi. 5. Süvari Kolordusu düşman gerilerindeki ulaştırma kollarına başarılı taarruzlarda bulunarak, 2. Ordu da cephede tespit görevini aksatmadan sürdürdü.
27 Ağustos Pazar sabahı gün ağarırken Türk ordusu bütün cephelerde yeniden taarruza geçti. Bu taarruzlar çoğunlukla süngü hücumlarıyla ve insanüstü çabalarla gerçekleştirildi. Aynı gün Türk birlikleri Afyonkarahisar'ı geri aldı. Başkomutanlık Karargâhı ile Batı Cephesi Komutanlığı Karargâhı Afyonkarahisar'a taşındı.
28 Ağustos Pazartesi ve 29 Ağustos Salı günleri başarılı geçen taarruz harekâtı, 5. Yunan Tümeni'nin çevrilmesi ile sonuçlandı. 29 Ağustos gecesi durum değerlendirmesi yapan komutanlar, hemen harekete geçerek muharebenin sür'atle sonuçlandırılmasını gerekli buldular. Düşmanın çekilme yollarının kesilmesi ve düşmanı çarpışmaya zorlayarak tamamen teslim olmalarını sağlama yolunda karar aldılar ve karar süratli ve düzenli bir şekilde uygulandı. 30 Ağustos 1922 Çarşamba günü taarruz harekâtı, Türk ordusunun kesin zaferi ile sonuçlandı. Büyük Taarruz'un son safhası Türk askerî tarihine Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak geçti.
30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesi sonunda, düşman ordusunun büyük kısmı dört taraftan sarılarak Mustafa Kemal Paşa'nın ateş hatları arasında, bizzat Zafertepe'den idare ettiği savaşta, tamamen yok edildi veya esir edildi. Aynı günün akşamında Türk birlikleri Kütahya'yı geri aldı.
Savaş havada da sürdü. 26 Ağustos günü, hava bulutlu olmasına rağmen, Türk uçakları keşif, bombalama ve kara birliklerini korumak için havalandı. Av uçakları gün boyunca sürdürdükleri devriye uçuşları sırasında, dört defa düşman uçakları ile karşı karşıya geldiler. Girişilen hava çarpışmalarında üç Yunan uçağı kendi hava hatlarının gerisine indirildi ve bir Yunan uçağı da bölük komutanı Yüzbaşı Fazıl tarafından Afyonkarahisar'ın Hasanbeli kasabası civarında düşürüldü. İleriki günlerde de keşif ve bombalama uçuşları gerçekleştirildi.[10]
Anadolu'daki Yunan kuvvetlerinin yarısı imha veya esir edildi. Kalan bölümü ise üç grup halinde çekildi. Bu durum karşısında Çalköy'de yıkık bir evin avlusu içinde Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa ve İsmet Paşa ile buluşarak Yunan ordusunun kalıntılarını takip etmesi için Türk ordusunun büyük kısmının İzmir istikametinde ilerlemesini kararlaştırdılar ve müteakiben de Mustafa Kemal Paşa o tarihî "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!" emrini verdi.
1 Eylül 1922 tarihinde Türk ordusunun takip harekâtı başladı. Muharebelerden kurtulan Yunan birlikleri İzmir'e, Dikili'ye ve Mudanya'ya düzensiz olarak geri çekilmeye başladı. Yunan ordusu Başkomutanı General Nikolaos Trikupis ve kurmayları ile 6.000 asker, 2 Eylül de Uşak'ta Türk birliklerine esir düştüler. Trikupis, Yunan ordusunun başkomutanlığına atandığını Uşak'ta Mustafa Kemal Paşa'dan öğrendi.
Türk ordusu bu muharebede, 15 günde 450 kilometre mesafe katederek 9 Eylül 1922 sabahı İzmir'e girdi. Sabuncubeli'nden geçen 2. Süvari Tümeni, Mersinli yolu ile İzmir'e doğru ilerlerken bunun solunda 1. Süvari Tümeni de Kadifekale'ye doğru yürüdü. Bu Tümenin 2. Alayı, Tuzluoğlu Fabrikası'ndan geçerek Kordonboyu'na ulaştı. Yüzbaşı Şerafettin Bey İzmir Hükûmet Konağı'na, 5. Süvari Tümenin öncüsü Yüzbaşı Zeki Bey Kumandanlık Dairesine, 4. Alay Komutanı Reşat Bey de Kadifekale'ye Türk bayrağını çektiler.

9 Eylül'de Türk birlikleri İzmir'e girdi. 11 Eylül'de Bursa, Foça, Gemlik ve Orhaneli, 12 Eylül'de Mudanya, Kırkağaç, Urla, 13 Eylül'de Soma, 14 Eylül'de Bergama, Dikili ve Karacabey, 15 Eylül'de Alaçatı ve Ayvalık, 16 Eylül'de Çeşme, 17 Eylül'de Karaburun, Bandırma ve 18 Eylül'de B**a ve Erdek Yunan işgalinden kurtarıldı. Böylece 18 Eylül'de de Batı Anadolu Yunan işgalinden kurtarıldı. 11 Ekim 1922 tarihinde imzalanan Mudanya Ateşkes Anlaşması ile Doğu Trakya, silahlı çatışma olmadan Yunan işgalinden kurtarıldı. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile savaş resmen sona erdi ve Türkiye bağımsızlığını tüm dünyaya kabul ettirdi.
Mustafa Kemal Paşa, Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni sevk ve idare ettiği Zafertepe’de 30 Ağustos 1924 tarihinde Büyük Zafer'in önemini şu şekilde ifade etmiştir. "... Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk Devleti'nin, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri burada atıldı. Ebedî hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır..."

İYİ BİLİNMESİ GEREKEN BİR KONU..Osmanlı Devleti, bugün 12 Adalar olarak bilinen adaları İtalya'ya bırakıyor.Sene 1912, U...
01/09/2020

İYİ BİLİNMESİ GEREKEN BİR KONU..
Osmanlı Devleti, bugün 12 Adalar olarak bilinen adaları İtalya'ya bırakıyor.
Sene 1912, Uşi Anlaşması'dır bu gördüğünüz anlaşma.
İtalya'ya bırakıyor fakat geçici olarak.
Anlaşma şartlarına uyulduğu takdirde adalar tekrar Osmanlı Devleti'ne geri verilecek.
Fakat şartlara uyum sağlanmıyor.
Bu yüzden 3 yıl sonra yani 1915'te Londra'da bu konu gündeme geliyor ve Londra Paktı denilen anlaşmada bu adaların tamamı İtalya'ya bırakılıyor.
Bakınız itiraz eden hiçbir padişah yok.
Hiç sultan yok.
Adaları İtalya'ya bırakmakla kalmıyorlar aynı sene bir de Çanakkale Boğazı'na dayanıyorlar ve Çanakkale Savaşı'nı yapıyoruz.
Yani 12 Adalar önce Uşi'de, sonra da 1915 Londra'da İtalya'ya verilmiştir.
Osmanlı temsilcilerinden biri Rumbeyoğlu Fahreddin Bey'dir. Bu adam kim mi?
Türk milleti bir milli mücadele verirken,
Kuvayı Milliye'yi kurmuşken,
bu adam Kuvayı Milliye'nin karşısına Damat Ferit'in kurduğu Kuvayı İnzibatiye ile çıkan adamdır ve Yunan ordusunun yanında olmuştur.
Savaş kazanılınca sürgün edilenlerin arasında yer almıştır.
12 Adaları İtalya'ya bırakan heyetin içerisinde bu adam vardı.
Şimdi asıl olaya gelelim... *Uşi Anlaşması'nın ismini aldığı Uşi, Lozan şehrinin bir semtidir.
Bu yüzden 1912'de imzalanmış olan Uşi Anlaşması, İtalyan tarihinde Lozan Anlaşması olarak geçer.
Fakat bizim bildiğimiz yani 1923'te imzalanan Lozan Barışı ile bu anlaşma birbirine karıştırılmasın diye bu anlaşmaya Uşi denmiştir.*
İşte arkadaşlar sahte kiralık tarihçiler, yani Kadir Mısıroğlu, Armağan ve çetesi, bu durumdan faydalanıyor ve *12 Adaların Lozan Anlaşması'nda gittiğini söylüyorlar.*
Halbuki o Lozan başka, bu Lozan başka.
Ne yazık ki bunu bütün millete yutturdular ve böylece milletimizi Lozan barışına düşman ettiler.
*Bizim bildiğimiz Lozan Anlaşması'nda ise bilakis Ege'de birçok ada Türkiye'ye geçmiştir*.
Türkiye'ye Lozan Anlaşması ile geçen bu adalar ise, son 10 yılda Yunanistan'a bırakılmıştır.
Bugün Yunan papazların mangal yaptığı Ege adaları, uluslararası anlaşmaya göre halen daha Türklerindir...
Umulur ki bol bol paylaşılır, gruplara atılır, milletimiz bilgilendirilir...
*Yusuf Halaçoğlu*

Vaka sayısı katlanarak artıyor. Ülkemizi zor günler bekliyor.Alınan önlemler yetersiz, halk ise yavaş yavaş evlerine çek...
28/03/2020

Vaka sayısı katlanarak artıyor.
Ülkemizi zor günler bekliyor.
Alınan önlemler yetersiz, halk ise yavaş yavaş evlerine çekiliyor.
Sosyal izolasyon çok kısıtlı uygulanıyor.

Pozitif vaka oranı %17 ve son zamandaki en yüksek yüzde.Bir günde en fazla ölümün olduğu gün.Bugünkü ölüm 16, toplam ölü...
26/03/2020

Pozitif vaka oranı %17 ve son zamandaki en yüksek yüzde.
Bir günde en fazla ölümün olduğu gün.
Bugünkü ölüm 16, toplam ölüm 75.
Durum gün geçtikçe kötüye gidiyor.
Millet dışarıda rahat rahat geziyor.
İşçiler işe gidiyor.

Hayatın eve sığması için lütfen özel sektöre destek olun. İşçiler Koronavirüs kapmak, korona virüs korkusuyla eve korkar...
26/03/2020

Hayatın eve sığması için lütfen özel sektöre destek olun.
İşçiler Koronavirüs kapmak, korona virüs korkusuyla eve korkarak gitmeyi hak etmiyor.

Korona virüs ile böyle mücadele edemeyiz !İzmir'de otobüsler tıklım tıklım... İnsanlar işe gidiyor.Tedbir yok, ihmal çok...
26/03/2020

Korona virüs ile böyle mücadele edemeyiz !
İzmir'de otobüsler tıklım tıklım... İnsanlar işe gidiyor.
Tedbir yok, ihmal çok.

Lütfen paylaşalım ve ihtiyaç sahiplerini bilgilendirelim.Yardımlaşmazsak, çok büyük acılar yaşayacağız.
26/03/2020

Lütfen paylaşalım ve ihtiyaç sahiplerini bilgilendirelim.
Yardımlaşmazsak, çok büyük acılar yaşayacağız.

Yeni vaka: 561Bugün ölümlü vaka: 15Toplam vaka: 2.433Toplam ölümlü vaka: 59
25/03/2020

Yeni vaka: 561
Bugün ölümlü vaka: 15
Toplam vaka: 2.433
Toplam ölümlü vaka: 59

Çin Korona Virüsü nasıl yendi?İşte sosyal mesafe. Fabrika işçileri öğlen yemeğinde dahi disiplini bozmuyor.
25/03/2020

Çin Korona Virüsü nasıl yendi?
İşte sosyal mesafe.

Fabrika işçileri öğlen yemeğinde dahi disiplini bozmuyor.

Hiç kimse, hiç kimsenin annesi, babası, büyükleri böyle bir son hak etmiyor. Lütfen evinden zorunlu haller dışında çıkma...
25/03/2020

Hiç kimse, hiç kimsenin annesi, babası, büyükleri böyle bir son hak etmiyor.
Lütfen evinden zorunlu haller dışında çıkma.

Türkiye Korona Virüs Durum Güncellemesi: 24.03.2020Bundan sonra her akşam 23:00'de günlük durum yayınlanacaktır.
25/03/2020

Türkiye Korona Virüs Durum Güncellemesi: 24.03.2020

Bundan sonra her akşam 23:00'de günlük durum yayınlanacaktır.

Son Dakika - Ülke genelinde okullar 30 Nisan'a kadar tatil ilan edildi. Bu süreçte sınavların evde yapılması planlanıyor...
25/03/2020

Son Dakika - Ülke genelinde okullar 30 Nisan'a kadar tatil ilan edildi. Bu süreçte sınavların evde yapılması planlanıyor. Sınavların nasıl ve ne zaman yapılacağı ileride açıklanacak.

Lütfen dikkat:Korona virüsün ülkemize girmesiyle kötü günler yavaş yavaş başlamıştı. Artık kötü günlerden daha kötü günl...
25/03/2020

Lütfen dikkat:
Korona virüsün ülkemize girmesiyle kötü günler yavaş yavaş başlamıştı. Artık kötü günlerden daha kötü günlere doğru ilerliyoruz. Yavaş yavaş değil, gayet hızlı bir şekilde. Ülkenin dört bir yanından kötü haberler, duyumlar geliyor. Hastanelerin hepsi ceset torbası stoklamaya başladı. İzmir'de de durum her ne kadar çok bilinmiyor olsa da çok kötü. Hastaneler tıklım tıklım vaziyette. Sokaklarda İtalya havası mevcut, insanlarımızda İtalyan rehaveti mevcut, insanların olaylara ciddiyeti, aldıkları tedbirler birebir İtalya ile aynı, hatta daha kötü diyebiliriz. İtalya'da sağlık sistemi çöktü, yaşlılara direk ceset torbası gözüyle bakıyorlar. Kapasite yetersiz olduğu için insanlar koridorlarda tedavi edilmeyi, ölmeyi bekliyor. Bundan sonra bize düşen en büyük görev; zorunlu olmadıkça kesinlikle ama kesinlikle dışarı çıkmamak, dışarıdan içeri giren herşeyi tamamen dezenfekte etmek, alışverişleri günlük değil haftalık yapmak, kişisel hijyen konusunda olağanüstü tedbirler almak, sadece kendimizi değil, evlerimizi de dezenfekte etmek, yaşlıları evin farklı bir yerinde kendimizden uzak bir şekilde izole etmek. Bize düşen sadece kendimizle ilgili tedbirler almak değil, aynı zamanda çevremizdeki yardıma muhtaç insanlara da yardım etmek, onların market alışverişlerini yapmak, eczane ihtiyaçlarını karşılamak. Farkında değiliz ama çok güçlü bir dayanışma oluşmazsa, 3 ay boyunca çok ciddi acılar yaşayacağız. Ülkemiz inşallah bu zor günleri de atlatacaktır. Lütfen önlemleri hafife almayın. Savaşacağız, başaracağız.

Bizim için hayatlarını tehlikeye atan sağlık çalışanları en büyük alkışı hak ediyor.
25/03/2020

Bizim için hayatlarını tehlikeye atan sağlık çalışanları en büyük alkışı hak ediyor.

24/03/2020

Yılmaz Özdil: İZMİR'İN ALARM DURUMUNDA OLMASI LAZIM !

"Üzülerek söylemem gerekir ki bu meselede İstanbul'dan sonra şu anda en büyük darbeyi yemiş olan şehir İzmir. Buradaki rakamlar benim elimde var. İzmir'i yöneten, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere topluma bu rakamları açıklamak zorundalar. İnsanların alarm durumuna geçmesi lazım."

Lütfen paylaşalım, sevdiklerinizi, arkadaşlarımızı uyaralım.

24/03/2020

İzmir'de saat 23:30'da havadan helikopterle dezenfekte işlemi yapılacağı bilgisi YALANDIR. Asılsız haberlere itibar etmeyiniz. Bizi takipte kalın. En güncel bilgileri sizlere ulaştırmayı sürdüreceğiz.

24/03/2020

Korona-Virüs çarpıcı bir gerçeği gözler önüne serdi.

- Alkol-içki tüketimi %50 azaldı
- Kumar oynama %80 azaldı
- İç çatışma ve kavga %60 azaldı
- Sokaklardaki görüntü, gürültü ve çevre kirliliği %60 azaldı
- Temizlik oranı %70 arttı

Korona virüs tüm ülkemize yayılmış durumda. İstanbul'dan sonra en fazla tehlikenin İzmir'de olduğu gelen bilgiler arasın...
24/03/2020

Korona virüs tüm ülkemize yayılmış durumda. İstanbul'dan sonra en fazla tehlikenin İzmir'de olduğu gelen bilgiler arasında. İzmir'i Ankara, Antalya ve Van şehirlerinin takip ettiği bildirildi. İzmir'de Korona Virüs ile mücadelede Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi, Tepecik Suat Seren Eğitim Araştırma Hastanesi, Bornova Türkan Özilhan Hastaneleri başı çekiyor. Hastanelere çok sayıda Korona Virüs şüphelisinin başvurduğu öğrenildi.

İzmir'de Korona Virüs ile mücadele kapsamında AVM'lerin tamamen kapatılacağı ve virüs tehlikesi geçene kadar açıklayacağ...
24/03/2020

İzmir'de Korona Virüs ile mücadele kapsamında AVM'lerin tamamen kapatılacağı ve virüs tehlikesi geçene kadar açıklayacağı kaydedildi. Lütfen kendi sağlığınız, çocukların ve yaşlıların sağlığı için evinizden mecbur kalmadıkça ayrılmayın.

Address

Izmir
35030

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when İzmir posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Videos

Share

Category


Other Tour Agencies in Izmir

Show All