Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i...
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
#anadoluumregrubu #yeniberketurizm
#çaakkalegeçilmez #çanakkalezaferi
Konu: CUMA NAMAZI
Yine böyle bir Cuma günüydü. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), meşakkatli hicret yolculuğunun sonunda Medine’ye yaklaşmıştı. “Rânûnâ” denilen yere vardığında ise öğle vakti girmişti. Allah Resûlü (s.a.s), coşkuyla kendisini karşılamaya gelen müminlere orada hutbe irad etti ve ilk Cuma namazını kıldırdı.
Hicret esnasında gerçekleşen bu hadiseyle birlikte Cuma günü, Müslümanların bir araya geldikleri haftalık bayram günü olarak belirlenmiş oldu.
Bizler de o günden beri her Cuma, büyük bir sevinç ve heyecan yaşıyoruz.
Zira Cuma, haftalık dirilişimize vesile olan müstesna bir gündür. Gündelik meşgalelerden, dünyevî kaygılardan sıyrılıp Rabbimizin huzuruna duruşumuzun adıdır.
Duaların geri çevrilmeyeceği bilinciyle Allah’a yakarışın, kulluk ahdimizi yenilemenin vaktidir.
Bugün yerine getirmemiz gereken en önemli sorumluluk, Cuma namazını eda etmektir.
ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.”
Rabbimizin bu ayetine gönülden bağlı müminler, dünyevî her türlü meşguliyeti terk ederek Cuma namazına hazırlanır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’i örnek alarak mümkünse gusleder. Güzelce abdest alır. Kıyafetinin temiz olmasına özen gösterir.
Hoş kokular sürünür. Camiye vardığında, ibadetin ruhuna uygun davranır. Safların düzgün olmasına riayet eder. Gürültü yapmaktan, kardeşlerini rahatsız etmekten kaçınır.
Cuma hutbesini, ibadet şuuruyla, sessizce ve can kulağıyla dinler. Zira hutbe, Cuma namazının bir şartıdır.
Şuna önemle dikkat edelim;
Hutbe esnasında konuşmak,
cep telefonuyla ya da başka şeylerle meşgul olmak, hutbenin özünden uzaklaşmaya ve sevabından mahrum kalmaya neden olur.
Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in ikazı gayet aç
ALLAH İLİM YOLCUSUNA CENNETİ KOLAYLAŞTIRIR
Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.s), bir defasında ilmin kıymetini ashabına şöyle anlatmıştır:
“Kim ilim için yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır. Melekler, hoşnutluklarından dolayı ilim talebesine kanatlarını serer.
Sudaki balıklara varıncaya kadar yer ve gök ehli âlim kişinin bağışlanması için Allah’a yakarır.
Âlimin, âbide üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir.
Kuşkusuz âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler miras olarak ne altın ne de gümüş bırakmışlardır; onların bıraktıkları yegâne miras ilimdir. Dolayısıyla kim onu alırsa büyük bir pay almış olur.”
Hayırlara vesile cumalarımız olsun inşallah
#Anadoluumregrubu