17/06/2024
Malum medya, bazı siyasi partiler ve milletvekilleri, Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün, seyahat vizesi, işçi vizesi, umre vizesi ve ticari vizelerle Mekke’ye giden Türk vatandaşlarını Suudi Arabistan yönetimine şikayet ettiğine ilişkin bir yalan ve iftira kampanyası başlattılar. Hızını alamayan bazı milletvekili ve bazı seyahat acentaları, televizyon ekranlarından dezenformasyon yaparak, Diyanet’i karalamaya çalıştılar. Bazı mihraklar da Hac Daire Başkanı Hüseyin Demirhan’ın hac mevsiminden aylar önce bir seminerde kullandığı ifadelerin başını ve sonunu makaslayarak hem sosyal medyaya hem de ulusal medyaya servis ettiler.
DİYANET TEHLİKEYİ GÖRMÜŞ VE UYARMIŞTI..!
Başkanlığımız, geçen seneye kadar seyahat acentalarına yüklü miktarda para vererek hac vizesi dışında seyahat, işçi, umre veya ticari vize alarak Mekke’ye ulaşan vatandaşlarımız mağdur olmasınlar diye gerekli tüm kolaylıkları göstermiş, onlara Kurul’un belirlediği ücretler karşılığında Meşair (Arafat-Müzdelife vb…) hizmetleri sunmuştur.
ANCAK; Suudi Arabistan makamları 2024 Hac dönemi öncesinde müteaddit defalar yaptığı açıklamalarla hac vizesi olmayanların Mekke’ye kesinlikle alınmayacağını, Suudi Arabistan yasalarına aykırı olarak girenlerin de çeşitli idari ve mali yaptırımlara tabi tutularak konakladıkları otellerinden ve Mekke’den zorla çıkarılacaklarını kesin bir dille açıklamışlardı.
Suudi yöneticilerinin konuya ilişkin sert uyarıları ve açıklamaları üzerine Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürü Sayın Remzi Bircan adeta televizyon televizyon, kanal kanal, seminer seminer, il il gezerek aziz vatandaşlarımızı uyarmış, Suudi yetkililerinin kesinlikle hac vizesi dışında alınmış hiçbir vizeyi kabul etmeyeceklerini, Mekke’ye girişlerine izin vermeyeceklerini, aksi halde konakladıkları otellere baskınlar düzenleyerek yasal olmayan yollarla Mekke’ye gelmiş kişileri Cidde’ye zorla götüreceklerini, buna sebep olan kuruluşlara ciddi idari ve mali yaptırımlarda bulunacaklarını ve sınırdışı edileceklerini defalarca anlattı durdu.
KORKULAN OLDU..!
Suud yetkililerinin, Genel Müdür Remzi Bircan’ın ve Hac Daire başkanı Hüseyin Demirhan’ın uyarılarını ciddiye almayan bazı hac seyahat acentaları (şirketler), sırf iki kuruş fazla kazanmak uğruna vatandaşlarımızın manevi duygularını istismar ederek onlara: ‘Siz Diyanet’in dediklerine inanmayın! Şu kadar dolar daha öderseniz sizlere ticari, işçi, umre ve seyahat vizeleri alacağız, Mekke’ye uçuracağız, Arafat’a çıkaracağız ve haccı yapmış olarak Türkiye’ye getireceğiz’ şeklinde yalan vaadlerle binlerce vatandaşımızın parasını alarak mağdur etmişlerdir.
TÜRKİYE DIŞINDA BAŞKA ÜLKELER DE VAR..!
Suudi yetkililer, aylar öncesinden yaptıkları uyarıları kaale almayarak Türkiye’den, Mısır’dan, Sudan’dan, Ürdün’den… kısacası İslam ülkelerinden hac vizesi dışında Mekke’ye gelen herkesi konakladıkları otellerden alarak Cidde’ye göndermiş, ilgili şirketlere yüklü miktarlarda mali yaptırımlar uygulamıştır. Yani Suudi yetkililer sadece Türklere değil, hac vizesi olmayan herkesi Mekke’den çıkarmıştır. Örneğin, Mısır vatandaşlarının da zorla kapıları kırılarak otellerinden çıkartıldıkları ve araçlara bindirilerek Mekke dışına çıkartıldıklarına ilişkin haber ve videoları internette rahatlıkla görebilirsiniz.
KİM SUÇLU?
7 yıl Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nde vize departmanı sorumlusu olarak çalışmış bir kardeşiniz olarak soruyorum:
Suudi Yetkililerin ve Diyanet’in aylar öncesinden yaptıkları uyarılara rağmen, bazı seyahat acentalarının (şirketlerin) gerçek dışı vaadlerine inanan ve binlerce dolarını bu şirketlere kaptıran, ardından Mekke’de Suudi yetkililerinin müdahalesine maruz kalan vatandaşlarımızı gerçekte kimler kandırmış ve kimler mağdur etmiştir? Diyanet mi yoksa ilgili seyahat acentaları mı?
Devletimiz, Suudi yetkililerinin uyarılarını herhangi bir mağduriyet yaşanmasın diye kendi vatandaşlarına ve seyahat acentalarına bildirmiş mi? Evet. Diyanet ve Genel Müdürlüğümüz gerekli uyarıları aylar öncesinden yapmış mı? EVET. Daha önce Suudi yetkililerinin müsamaha gösterdiklerini ama bu sene asla müsamaha göstermeyeceklerini açık bir dille söylemiş mi? EVET.
Peki o zaman ekranlara çıkarak Diyanet’i ve Daire başkanı Hüseyin Demirhan’ı hedef tahtasına koyan siyasilere ve malum gazetecilere sesleniyorum: Bu yaşanan olaylarda Diyanet’in ve Genel Müdürlüğün herhangi bir kusuru ve ihmali var mıdır? Elbette ki yoktur.
ORTADA ŞİKAYET YOK, İFTİRA VAR.
Neymiş efendim, Türkiye türk hacılarını Suud makamlarına şikayet etmiş miş, ispiyonlamış mış? Bu külliyen aslı olmayan yalan ve iftiradır. Diyanet İşleri Başkanlığımızın hiçbir ferdi, hiçbir çalışanı ve hiçbir yetkilisi kendi vatandaşını Suud yetkililerine kambazlayacak kadar, şikayet edecek kadar ve ispiyonlayacak kadar haysiyetsiz değildir. Daire Başkanı’nın makaslanarak servis edilen videoda anlattığı şikayet mevzusunun içeriği bağlamından kopartılarak servis edilmiştir.
Daire Başkanı sayın Demirhan; yalan vaadlerde bulunmak suretiyle aziz vatandaşlarımızın manevi duygularını istismar edip kandırarak, hac vizesi yerine değişik vizeler alarak, binlerce dolar karşılığında vatandaşlarımızı Mekke’de mağdur eden, Arafat’a çıkaramayan, vadettiği otellerde konaklattırmayan, yeterli yemek hizmeti vermeyen, kayıt dışı oldukları için sağlık hizmetinden mahrum bırakılan ve adeta Mekke’de o vatandaşlarımızı kendi kaderleriyle başbaşa bırakan, bazı hac seyehat acentalarını kasdetmiştir. Yani daha açık bir ifadeyle halkımızı dolandıran bazı acenta şirketlerini kasdetmiştir.
BU BAĞLAMDA;
Hac organizasyonunda onlarca ülke arasından her sene ödüle layık görülen, diğer İslam ülkelerinin gıpta ile izledikleri ve örnek aldıkları Diyanet işleri başkanlığı Hac organizasyonu’na itibar suikastı yapılmasını üzülerek müşahade etmekteyiz. Tekrar ifade etmek istiyoruz ki Diyanet, aziz milletimizin çimentosudur.
Celaleddin GÜL
Mil Diyanet Sen
Genel başkanı