25/06/2021
Hz Muhammed (s.a.v) insandan insana bulaşan hastalık yoktur.
Hadisi Mütevatirdir, İnkârı Küfürdür
1- İbn Ömer Radiyallahu Anhuma Hadisi
Abdullah b. Ömer radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا عَدْوَى وَلَا طِيَرَةَ وَإِنَّمَا الشُّؤْمُ فِي ثَلَاثَةٍ الْمَرْأَةِ وَالْفَرَسِ وَالدَّارِ
“Hastalık bulaşması ve tıyera (kötümserlik) yoktur. Uğursuzluk/bereketsizlik ancak üç şeydedir: Atta, kadında ve evde.”[1]
İbn Ömer radiyallahu anhuma’dan: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا عَدْوَى وَلَا طِيَرَةَ وَلَا هَامَةَ فَقَامَ إِلَيْهِ رَجُلٌ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ الْبَعِيرُ يَكُونُ بِهِ الْجَرَبُ فَتَجْرَبُ الْإِبِلُ قَالَ ذَلِكَ الْقَدَرُ مَنْ أَجْرَبَ الْأَوَّلَ؟
“Hastalık bulaşması yoktur. Uğursuzluğa yormak yoktur. Baykuşun intikam için ötmesi yoktur.” Bir adam kalktı ve dedi ki:
“Ey Allah’ın rasulü! Uyuzlu olan deve diğer develeri uyuz ediyor.” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Bu kader ile olmaktadır. İlkini uyuz eden kim?[2]
2- Cabir Radiyallahu Anh Hadisi
Cabir radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا عَدْوَى وَلَا صَفَرَ وَلَا هَامَةَ
“Hastalık bulaşması, safer (karın yılanı) ve baykuş (intikam için ötmesi) yoktur.” [3]
Cabir radiyallahu anh’den diğer lafzı şu şekildedir:
لَا عَدْوَى وَلَا طِيَرَةَ وَلَا غُولَ
“Hastalık bulaşması yoktur, uğursuzluğa yormak yoktur ve gûl (kılık değiştiren çöl cini) yoktur.”[4]
3- Ebu Hureyre Radiyallahu Anh Hadisi
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لاَ عَدْوَى وَلاَ طِيَرَةَ وَلاَ هَامَةَ وَلاَ صَفَرَ وَفِرَّ مِنَ المَجْذُومِ كَمَا تَفِرُّ مِنَ الأَسَدِ
“Hastalığın bulaşması, kötümserlik, baykuş (baykuşun intikam için ötmesi) ve Safer (karın yılanı) yoktur. Cüzzam hastasından, tıpkı aslandan kaçar gibi kaç”[5]
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا يُعْدِي شَيْءٌ شَيْئًا لَا يُعْدِي شَيْءٌ شَيْئًا ثَلَاثًا قَالَ فَقَامَ أَعْرَابِيٌّ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللهِ إِنَّ النُّقْبَةَ تَكُونُ بِمِشْفَرِ الْبَعِيرِ أَوْ بِعَجْبِهِ فَتَشْتَمِلُ الْإِبِلَ جَرَبًا قَالَ فَسَكَتَ سَاعَةً ثُمَّ قَالَ مَا أَعْدَى الْأَوَّلَ لَا عَدْوَى وَلَا صَفَرَ وَلَا هَامَةَ خَلَقَ اللهُ كُلَّ نَفْسٍ فَكَتَبَ حَيَاتَهَا وَمَوْتَهَا وَمُصِيبَاتِهَا وَرِزْقَهَا
“Hiçbir şey diğer bir şeye hastalık bulaştırıcı değildir, hiçbir şey diğer bir şeye hastalık bulaştırıcı değildir” Bunu üç defa söyledi. Bir bedevi kalkıp dedi ki: “Ey Allah’ın rasulü! Devenin dudağında veya kuyruğunda uyuz izi bulunur da, sonra devenin her tarafını uyuz kaplar.” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir müddet sükût etti, sonra şöyle buyurdu:
“Peki, ilkini kim bulaştırdı? Hastalık bulaşması yoktur, baykuş (baykuşun intikam için ötmesi) yoktur ve safer (karın yılanı) yoktur. Allah her can için hayatını, musibetini ve rızkını yazmıştır.”[6]
Taberânî’nin Mu'cemu'l-Evsat’ta rivayet lafzı şöyledir: Ebu Hureyre radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
لَا يُعْدِي شَيْءٌ شَيْئًا فَقَالَ أَعْرَابِيٌّ يَا رَسُولَ اللَّهِ الْإِبِلُ تَكُونُ فِي الرِّمَالِ مِثْلَ الظِّبَاءِ فَيَقَعُ فِيهَا الْبَعِيرُ وبِشَفَتِهِ أَوْ بِعَجْبِ ذَنَبِهِ مِثْلُ النُّقْبَةِ مِنَ الْجَرَبِ فَمَا يَبْقَى فِيهَا بَعِيرٌ إِلَّا جَرِبَ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَاهَةٌ وَقَدَرٌ
“Hiçbir şey diğer bir şeye hastalık bulaştırıcı değildir.” Bir bedevi dedi ki:
“Ey Allah’ın rasulü! Kumda ceylan gibi koşan devenin dudağına veya kuyruğuna uyuz izi isabet ediyor, sonra uyuz olmadık deve kalmıyor.” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Bu zayıflık ve kader sebebiyledir.”[7]
4- Enes Radiyallahu Anh Hadisi
Enes radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا عَدْوَى وَلَا طِيَرَةَ وَيُعْجِبُنِي الفَأْلُ الصَّالِحُ الكَلِمَةُ الحَسَنَةُ
“Hastalığın bulaşması ve kötümserlik yoktur. Uygun yorum (güzel söz) hoşuma gider.”[8]
5- Sa’d b. Ebi Vakkas Radiyallahu Anh Hadisi
Sa’d b. Ebi Vakkas radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim:
لَا عَدْوَى وَلَا طِيَرَةَ وَلَا هَامَ فَإِنْ تَكُ الطِّيَرَةُ فِي شَيْءٍ فَفِي الْمَرْأَةِ وَالْفَرَسِ والدار
“Hastalık bulaşması, kötümserlik ve baykuş uğursuzluğu yoktur. Eğer bir şeyde uğursuzluk varsa kadında, atta ve evde olur.”[9]
Ahmedin rivayetinde şu ziyade vardır:
وإذا سمعتم بالطاعون بأرض فلا تهبطوا وإذا كان بأرض وأنتم بها فلا تفروا منه
“Bir yerde tâun olduğunu işitirseniz oraya gitmeyin. Sizin bulunduğunuz yerde olursa oradan kaçmak için çıkmayın.”
6- İbn Abbas Radiyallahu Anhuma Hadisi
İbn Abbas radiyallahu anhuma’dan: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا عَدْوَى فَقَالَ أَعْرَابِيٌّ يَا رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَإِنَّا نَأْخُذُ الشَّاةَ الْجَرِبَةَ فَنَطْرَحُهَا فِي الْغَنَمِ فَتَجْرَبُ فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَا أَعْرَابِيُّ مَنْ أَجْرَبَ الأَوَّلَ!
“Hastalık bulaşması yoktur.” Bir bedevî dedi ki: “Ey Allah’ın rasulü! Biz uyuz koyun alıyoruz, sürüye katıyoruz, onlar da uyuz oluyorlar?” Nebî sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Ey bedevi! Peki, ilkini uyuz eden kimdir?”[10]
7- İbn Mes’ud Radiyallahu Anh Hadisi
İbn Mes’ud radiyallahu anh’den: “sallallahu aleyhi ve sellem aramızda kalktı ve şöyle buyurdu:
لَا يُعْدِي شَيْءٌ شَيْئًا فَقَالَ أَعْرَابِيٌّ يَا رَسُولَ اللَّهِ البَعِيرُ أَجْرَبُ الْحَشَفَةِ نُدْبِنُهُ فَتَجْرَبُ الْإِبِلُ كُلُّهَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَمَنْ أَجْرَبَ الأَوَّلَ؟ لَا عَدْوَى وَلَا صَفَرَ خَلَقَ اللَّهُ كُلَّ نَفْسٍ وَكَتَبَ حَيَاتَهَا وَرِزْقَهَا وَمَصَائِبَهَا
“Hiçbir şey bir şeye hastalık bulaştırmaz.” Bir bedevi dedi ki:
“Ey Allah’ın rasulü! Uyuzlu bir deveyi sürüye katıyoruz, bütün develeri uyuz ediyor.” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“İlkini uyuz eden kim? Hastalık bulaşması yoktur, safer yoktur. Allah her nefsin hayatını, musibetini ve rızkını önceden yazmıştır.“[11]
8- Ebu Said el-Hudrî Radiyallahu Anh Hadisi
Ebu Said el-Hudrî radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا عَدْوَى وَلَا طِيَرَةَ وَإِنْ كَانَ فِي شَيْءٍ فَفِي الْمَرْأَةِ وَالْفَرَسِ وَالدَّارِ
“Hastalık bulaşması yoktur, uğursuzluk yoktur, eğer bir şeyde uğursuzluk olsaydı kadında, atta ve evde olurdu.”[12]
9- Ali b. Ebi Talib Radiyallahu Anh Hadisi
Ali b. Ebi Talib radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا عَدْوَى وَلَا طِيَرَةَ وَلَا هَامَ وَلَا جِدَّ وَالْعَيْنُ حَقٌّ
“Hastalık bulaşması yoktur, uğursuzluk yoktur, baykuş (intikam için ötmesi) yoktur. Cidd (şans) yoktur, nazar haktır.”[13]
Yine Ali b. Ebi Talib radiyallahu anh’den şu şekilde rivayet edildi: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا يُعْدِي سَقِيمٌ صَحِيحًا
“Hasta olan sağlıklı olana hastalık bulaştırmaz.”[14]
10- Saib b. Yezid Radiyallahu Anh Hadisi
Saib b. Yezid radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا عَدْوَى وَلَا صَفَرَ وَلَا هَامَ
“Hastalık bulaşması yoktur, Safer (karın yılanı) yoktur, baykuş (baykuşun intikam için ötmesi) yoktur.”[15]
11- Ebu Umame Radiyallahu Anh Hadisi
Ebu Umame radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا عَدْوَى وَلَا صَفَرَ وَلَا هَامَ
“Hastalık bulaşması yoktur, Safer (karın yılanı) yoktur, baykuş (baykuşun intikam için ötmesi) yoktur “[16]
12- Abdullah b. Amr el-As Radiyallahu Anhuma Hadisi
Abdullah b. Amr b. el- s radiyallahu anhuma’dan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لا عدوى ولا طيرة ولا هامة ولا حسد والعين حق
“Hastalık bulaşması yoktur. Uğursuzluk yoktur. Baykuş (baykuşun intikam için ötmesi) yoktur. Hased yoktur. Nazar değmesi ise haktır.“[17]
13- Umeyr b. Sad Radiyallahu Anh Hadisi
Umeyr b. Sa’d radiyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:
لَا عَدْوَى وَلَا طِيَرَةَ وَلَا هَامَةَ
“Hastalık bulaşması yoktur. Uğursuzluk yoktur ve baykuş (baykuşun intikam için ötmesi) yoktur.”[18]
14- Ebu Atiyye el-Eşcaî Rahimehullah Hadisi
Ebu Atiyye el-Eşcaî rahimehullah dedi ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا عَدْوَى وَلَا هَامَ وَلَا صَفَرَ وَلَا يَحُلَّ الْمُمْرِضُ عَلَى الْمُصِحِّ وَلْيَحْلُلِ الْمُصِحُّ حَيْثُ شَاءَ فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا ذَاكَ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّهُ أَذًى
“Hastalık bulaşması yoktur, baykuş (intikam için ötmesi) yoktur, Safer yoktur. Hastalıklı olanı sağlıklı olanın yanına sokmayın. Sağlam hayvanlar ise istediği yerde dolaşıp otlayabilir.” Dediler ki:
“Bu neden böyle oluyor ey Allah’ın rasulü!” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Çünkü bu eza verir.”[19]
Beyhakî’nin rivayetinde Ebu Atiyye bunu Ebu Hureyre radiyallahu anh yoluyla Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayet etmiştir. Nitekim Suveyd el-Hadesani ve Mus’ab ez-Zubeyrî’nin Muvatta rivayetlerinde de Ebu Hureyre radiyallahu anh tarikiyle gelmiştir.
15- Abdurrahman el-Muzenî Radiyallahu Anh Hadisi
Abdurrahman b. Ebi Umeyra el-Muzenî radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den beş şeyi ezberledim:
لا صفر ولا هامة ولا عدوى ولا يتم شهرين ستين يوما ومن خفر ذمة الله تعالى لم يرح ريح الجنة
“Safer yoktur, baykuş (intikam için ötmesi) yoktur, hastalık bulaşması yoktur. İki ay altmış günü tamamlamaz. Kim Allah’ın zimmetini ihlâl ederse cennetin kokusunu alamaz.”[20]
16- Ebu Bekr Radiyallahu Anh’den Mevkuf
Abdurrahman b. el-Kasım rahimehullah, babası (el-Kasım b. Muhammed) rahimehullah’tan rivayet ediyor:
قدِمَ عَلَى أَبِي بَكْرٍ وَفْدٌ مِنْ ثَقِيفٍ فَأُتِيَ بِطَعَامٍ فَدَنَا الْقَوْمُ وَتَنَحَّى رَجُلٌ بِهِ هَذَا الدَّاءُ يَعْنِي الْجُذَامَ فَقَالَ لَهُ أَبُو بَكْرٍ ادْنُهُ فَدَنَا فَقَالَ كُلْ فَأَكَلَ وَجَعَلَ أَبُو بَكْرٍ يَضَعُ يَدَهُ مَوْضِعَ يَدِهِ
Ebu Bekr radiyallahu anh’e Sakif’ten elçiler geldi. Onlara yemek getirildi. Topluluk sofraya yanaştı, cüzzamlı bir adam ise uzak durdu. Ebu Bekr radiyallahu anh ona:
“Onu yaklaştırın” dedi, o da yanaştı. Ona: “Ye” dedi, o da yedi. Ebu Bekr radiyallahu anh onun elini koyduğu yere elini koymaya başladı.”[21]
17- Ömer Radiyallahu Anh’den Mevkuf
Abdullah b. Cafer radiyallahu anhuma dedi ki:
رَأَيتُ عُمَر بنَ الخَطّاب يُؤتَى بِالإِناء فيه الماءُ فَيُعطيه مُعَيقيبًا وكانَ رَجُلاً قَد أَسرَعَ فيه ذَلِكَ الوَجَعُ فَيَشرَبُ مِنهُ ثُمَّ يناوله عُمَرُ مِن يَدِه فَيَضَعُ فَمَهُ مَوضِعَ فَمِه حَتى يَشرَبَ مِنهُ فَعَرَفتُ أَنَّما يَصنَعُ عُمَرُ ذَلِكَ فِرارًا مِن أَن يَدخُلَهُ شَيءٌ مِنَ العَدَوَى
“Ben Ömer b. el-Hattab radiyallahu anh’a içinde su bulunan bir kap getirdiklerini ve onu Muaykıb radiyallahu anh’e verdiğini gördüm. Cüzzam hastalığı onda hızlı bir şekilde ilerliyordu. O sudan içti sonra Ömer radiyallahu anh onun elinden aldı, ağzını onun ağzını koyduğu yere koydu ve içti. Anladım ki Ömer radiyallahu anh bunu advâ (cahiliyyedeki hastalığın bulaşması) düşüncesinden uzaklaşmak için yapmıştı.”[22]
18- Selman Radiyallahu Anh’den Mevkuf
Abdullah b. Burayde rahimehullah dedi ki:
كَانَ سَلْمَانُ يَعْمَلُ بِيَدَيْهِ ثُمَّ يَشْتَرِي طَعَامًا ثُمَّ يَبْعَثُ إِلَى الْمُجَذَّمِينَ فَيَأْكُلُونَ مَعَهُ
“Selman radiyallahu anh el işi yapar, sonra yemek satın alır, sonra cüzzamlılara gönderir ve onlarla beraber yerdi.”[23]
19- Aişe Radiyallahu Anha Hadisi
Nafi b. el-Kasım rahimehullah, ninesi Futayme rahimehallah’dan rivayet ediyor:
دَخَلْتُ عَلَى عَائِشَةَ فَسَأَلْتُهَا أَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ فِي الْمَجْذُومِينَ فِرُّوا مِنْهُمْ كَفِرَارِكُمْ مِنَ الْأَسَدِ؟ فَقَالَتْ أُمُّ الْمُؤْمِنِينَ كَلَّا وَلَكِنَّهُ قَالَ لَا عَدْوَى فَمَنْ أَعْدَى الْأَوَّلَ؟ وَقَدْ كَانَ مَوْلًى لِي يَأْكُلُ فِي صِحَافِي وَيَشْرَبُ فِي أَقْدَاحِي وَيَنَامُ عَلَى فِرَاشِي أَصَابَهُ ذَلِكَ الدَّاءُ فَلَوْ أَقَامَ مَعِي عَايَشْتُهُ مَا عَاشَ وَلَكِنَّهُ سَأَلَنِي أَنْ أُجَهِّزَهُ إِلَى الْغَزْوِ فَجَهَّزْتُهُ وَغَزَا
“Aişe radiyallahu anha’nın yanına girdim ve dedim ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem cüzzamlılardan aslandan kaçar gibi kaçmayı söylemiyor muydu?” Mü’minlerin annesi dedi ki:
“Hayır, lakin “Hastalığın bulaşması yoktur, peki ilkine kim bulaştırdı?” buyuruyordu. Nitekim benim bir azatlı kölem benim tabağımdan yer, bardağımdan içer, yatağımda yatardı. Onda da bu hastalık vardı. Şayet yanımda kalsaydı kalırdı. Lakin benden savaşmak için techizat istedi, ben de verdim, o da savaştı.”[24]
20- İbn Ömer Radiyallahu Anhuma’dan Mevkuf
Sufyan rahimehullah, Amr (b. Dinar) rahimehullah’tan şöyle rivayet etti:
كَانَ هَا هُنَا رَجُلٌ اسْمُهُ نَوَّاسٌ وَكَانَتْ عِنْدَهُ إِبِلٌ هِيمٌ فَذَهَبَ ابْنُ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا فَاشْتَرَى تِلْكَ الإِبِلَ مِنْ شَرِيكٍ لَهُ فَجَاءَ إِلَيْهِ شَرِيكُهُ فَقَالَ بِعْنَا تِلْكَ الإِبِلَ فَقَالَ مِمَّنْ بِعْتَهَا؟ قَالَ مِنْ شَيْخٍ كَذَا وَكَذَا فَقَالَ وَيْحَكَ ذَاكَ وَاللَّهِ ابْنُ عُمَرَ فَجَاءَهُ فَقَالَ إِنَّ شَرِيكِي بَاعَكَ إِبِلًا هِيمًا وَلَمْ يَعْرِفْكَ قَالَ فَاسْتَقْهَا قَالَ فَلَمَّا ذَهَبَ يَسْتَاقُهَا فَقَالَ دَعْهَا رَضِينَا بِقَضَاءِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لاَ عَدْوَى سَمِعَ سُفْيَانُ عَمْرًا
“Burada Nevvas adında biri vardı. Onun uyuz bir devesi vardı. İbn Ömer radiyallahu anhuma gitti ve o deveyi adamın ortağından satın aldı. Adam gelince ortağı: “O deveyi sattım” dedi. Adam: “Kime sattın?” deyince ortağı; “Şöyle şöyle bir şeyhe sattım” dedi. Adam dedi ki:
“Sana yazıklar olsun! Vallahi o İbn Ömer radiyallahu anhuma’dır.” Bunun üzerine adam İbn Ömer radiyallahu anhuma’ya gitti ve dedi ki:
“Ortağım sana uyuzlu deve satmış ve seni tanıyamamış.” İbn Ömer radiyallahu anhuma: “Onu getir” dedi. Adam getirmeye gidince İbn Ömer radiyallahu anhuma dedi ki:
“Bırak onu, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in “Hastalığın bulaşması yoktur” hükmüne razı olduk.”[25]
Ebu Ma’şer, İbn Ömer radiyallahu anhuma’yı gören birinden rivayet ediyor:
أَنَّهُ رَأَى ابْنَ عُمَرَ يَأْكُلُ مَعَ مَجْذُومٍ فَجَعَلَ يَضَعُ يَدَهُ مَوْضِعَ يَدِ الْمَجْذُومِ
“İbn Ömer radiyallahu anhuma cüzzamlı ile beraber yemek yer, elini cüzzamlının elini koyduğu yere koyardı.”[26]
Ma’mer b. Raşid rahimehullah dedi ki: “Bana ulaştığına göre cüzzamlı bir adam İbn Ömer radiyallahu anhuma’ya gelip dilendi. İbn Ömer radiyallahu anhuma kalktı ve ona bir dirhem verdi, elini onun eline koydu. Bir adam İbn Ömer radiyallahu anhuma’ya: “Onu ben vereyim” dediği zaman İbn Ömer radiyallahu anhuma bunu kabul etmedi ve adama dirhemi bizzat verdi.”[27]
21- Umeyr b. Sa’d Radiyallahu anh’den Mevkuf
Ebu Talha el-Havlanî rahimehullah dedi ki: “Filistinlilerden bir toplulukla Umeyr b. Sa’d radiyallahu anh’e gittik. Onun tek başına dok*ma yaptığı söyleniyordu. Onun evinde büyük bir oda olan dükkânında oturduk. Hizmetçisine dedi ki:
“Ey delikanlı! Atları getir.” Evde taştan bir su oluğu vardı. Hizmetçi atı getirince:
“Filan at nerede?” dedi. O da dedi ki: “O uyuz olmuş ve kan damlatıyor.” (Veya salyası akıyor dedi.) Umeyr radiyallahu anh:
“O atı da getir” deyince cemaatten biri dedi ki: “Bütün atları uyuz edecek!” Umeyr radiyallahu anh dedi ki:
“Onu da getir. Zira ben Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle derken işittim:
لَا عَدْوَى وَلَا طِيَرَةَ وَلَا هَامَةَ أَلَمْ تَرَ إِلَى الْبَعِيرِ مِنَ الْإِبِلِ كَيْفَ يَكُونُ بِالصَّحْرَاءِ ثُمَّ يُصْبِحُ فِي كَرْكَرَتِهِ أَوْ فِي مَرَاقِّهِ نُكْتَةٌ لَمْ تَكُنْ قَبْلَ ذَلِكَ فَمَنْ أَعْدَى الْأَوَّلَ؟
“Hastalık bulaşması yoktur, uğursuzluk yoktur, baykuş (intikam için ötmesi) yoktur. Deve sürüsünden bir devenin sahrada nasıl yayıldığını sonra ağılında kendisinden önce uyuz deve olmadığı halde nasıl uyuz olduğunu görmez misiniz? İlk deveye uyuz bulaştıran kim?”[28]
22- Cabir Radiyallahu Anh’den Mevkuf
Cabir b. Abdillah radiyallahu anhuma dedi ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:
كُلُّ عَبْدٍ طَائِرُهُ فِي عُنُقِهِ قَالَ جَابِرٌ وَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَا عَدْوَى؟ فَمَنْ أَعْدَى الْأَوَّلَ؟ قَالَ جَابِرٌ قَدْ كُنَّا نَكْرَهُ أَنْ يَدْخُلَ الْمَرِيضُ عَلَى الصَّحِيحِ وَلَيْسَ بِهِ إِلَّا قَوْلُ النَّاسِ
“Her kulun ameli kendi boynundadır.” Yne Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Hastalık bulaşması yoktur. İlk hastaya kim bulaştırdı?” Cabir radiyallahu anh dedi ki:
“Bizler hasta hayvanı sağlıklı hayvanın yanına sokmaktan (hastalık bulaşır korkusuyla değil) sırf insanların (hastalığı bulaştırdı gibi) sözleri sebebiyle hoşlanmıyorduk”[29]
KAYNAK:
[1] (Sahih. Buharî (2858, 5093, 5094, 5753, 5772) Muslim (2225)
[2] Hasen ligayrihi. İbn Ebî Şeybe Kitabu’l-Edeb (163) İbn Ebî Şeybe Musannef (5/310) Ahmed (2/25) İbn Mâce (86, 3540)
[3] Sahih. Muslim (2220)
[4] Sahih. Muslim (2222)
[5] Sahih. Buhârî (5707)
[6] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. Ahmed (2/327) İbn Hibban (13/488) Tahavî Şerhu Meâni'l- sâr (4/308) Ebû Ya'lâ (10/500) el-Elbani es-Sahiha (1152)
[7] Sahih. Taberânî Mu'cemu'l-Evsat (6766)
[8] Sahih. Buhârî (5756, 5776) Muslim (2224)
[9] Sahih. İbn Hibbân (13/497) Ahmed (1/180) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (3/162) Ebû Ya'lâ (2/126) Bezzar (3/290) el-Elbani es-Sahiha (789)
[10] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. Ebû Ya'lâ (4/221) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (11/335, 12/61) Ahmed (1/269) İbn Mâce (3539) Bezzar (11/69) Taberânî (11/238) İbn Vehb el-Cami (633) el-Elbani es-Sahiha (782)
[11] Sahih. Ahmed (1/440) Tirmizî (2143) Ebû Ya'lâ (9/112) İbn Asakir Tarih (64/136) İbn Ebî Şeybe Musned (339) Ebû Ya'lâ (9/112) İbn Tahman Meşyeha (85) el-Elbani Es-Sahiha (1152)
[12] Sahih ligayrihi. Tahavî Şerhu Meâni'l- sâr (4/314) Ebu Nuaym Tarihu İsbehan (s.117, 293) Taberî Tehzibu’l-Asar (1276)
[13] Sahih. Taberî Tehzibu’l-Asar (1248) İbn Vehb el-Cami (639) Ebu Zur’a Fevaidu’l-Muille (114)
[14] Hasen. Tahavî Şerhu Meâni'l- sâr (4/307) Taberî Tehzibu’l-Asar (1247) Ebû Ya'lâ (1/340)
[15] Sahih. Muslim (2220) Ahmed (3/449) Taberanî (7/149) Fesevi Marife (1/171) Taberî Tehzibu’l-Asar (1268) el-Elbani es-Sahiha (785)
[16] Sahih. Tahavî Şerhu Meâni'l- sâr (4/309) Taberânî (8/184) Taberânî Musnedu’ş-Şamiyyin (1551) Taberî Tehzibu’l-Asar (1273)
[17] Sahih ligayrihi. Ahmed (2/222)
[18] Hasen ligayrihi. Buhârî Tarihu’l-Kebir (6/531) Ebû Ya'lâ (3/152) Taberânî (17/54) İbn Kani Mu’cem (740) İbn Asakir Tarih (46/479)
[19] Sahih ligayrihi. Malik Muvatta (2/946) İbn Vehb el-Cami (628) Beyhakî (14240)
[20] Hasen ligayrihi. İbn Ebî sım el- had ve'l-Mesânî (1130)
[21] Sahih mevkuf. İbn Ebî Şeybe (5/141) Ravileri Buhârî ve Muslim ricalidir.
[22] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. İbn Sa’d Tabakat (4/117) Taberî Tehzibu’l-Asar (1321) el-A’lâî Erbainu’l-Muganniye (999)
[23] Sahih mevkuf. İbn Sad (4/89) İbn Ebî Şeybe (5/141) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (1/200) Ukayli ed-Duafa (4/242) İbn Ebi'd-Dunyâ Islahu’l-Mal (321) İbn Asakir Tarih (21/440)
[24] Taberî Tehzibu’l-Asar (1328) Nafi b. el-Kasım’ın ve ninesi Futayme’nin hal tercemesini bulamadım.
[25] Sahih. Buhârî (2099)
[26] İbn Ebî Şeybe (5/141)
[27] Ma’mer b. Raşid, el-Cami (101)
[28] Hasen ligayrihi. Ebû Ya'lâ (3/152) Buhârî Tarihu’l-Kebir (6/531) Taberânî (17/54) İbn Kani Mu’cem (740) İbn Asakir Tarih (46/479)
[29] Muslim'in şartına göre sahih. İbn Vehb el-Cami (629) Ahmed (14691, 14765, 14878) Abd b. Humeyd (1053) Taberî Tefsir (14/519) Taberî Tehzibu’l-Asar (1283)