
31/01/2020
Giresun Adası ve Amazonlar
Issız ada ya da sadece ada dediğimizde, hemen herkesin okumuş olacağı Daniel Defoe’nun 1719 tarihinde yazdığı “Robinson Crusoe” adlı romanı kimin aklına gelmez ki…
Küçük dünyamızın en büyük kitaplarından biriydi, bana da kitap okumayı aşılayan efsane roman…
Heyecanla, kalbim küt küt atarak okumuştum.
Hayatta kalma mücadelesi ve azmi aşılayan yönüyle kitap hayatımı etkileyen şaheserlerden biriydi.
“Altın Post” adlı vapurla Giresun açıklarındaki Ada’ya doğru hareket etmeye başladığımızda, Robinson Crusoe romanını okurken ki heyecanı duymaya başladım.
Gerçi Robinson bir kaza sonucu adaya düşmüş ve 24 yıl tek başına yaşamak zorunda kalmıştı.
(Sonradan Cuma gelmişti) Biz ise gönüllü gidiyorduk ve hemen geri dönecektik.
Olsun sonuçta ıssız bir adaya ayak basıyorduk ya…
Gör hangi vahşilerle ve sürprizlerle karşılaşacaktık.
Belki de Amazon kadınlarının yaşadığı adada vahşiler bizi esir alacaktı. Belki de Herkül'ün altın postunu biz bulacaktık. Olamaz mı?
Burası Türkiye her şey olabilir.
Allah’tan tek değildim, vapur tıklım tıklım doluydu, korkmayı gerektirecek bir durum da yoktu.
Kıyıdan yaklaşık 1,5 kilometrelik mesafede seyreden vapurumuzdan Giresun dağlarını, sahilini ve manzarasını seyrederek adaya doğru yaklaşıyoruz.
Adaya yanaşıp demir attığımızda gördük ki ne Robinson var ne Cuma…
Ada kıyısında denize giren vatandaşlar, gezinti tekneleri ve balıkçılar vardı.
İçimden “Nerdesin Robinson, Cuma hangi indesin?” diye bağırmak geldi.
Sonra bana deli demesinler diye vazgeçtim. Ben de diğer ziyaretçiler gibi efendi efendi rehberimiz Ozan’ı dinledim.
Her ne kadar “Karadeniz’deki tek ada” diye bir efsane uydurulsa da, siz sakın inanmayın. Giresun Adası, Karadeniz’de altı adet adadan biri…
Öyle de olsa Giresun Adası’nın diğer Karadeniz’deki adalardan farkı var tabii…
Burada kadim bir medeniyet, bir inanç topluluğu, savaşçı kabileler hüküm sürmüş…
Bunu nerden anlıyoruz?
Manastır duvarlarından, mezarlardan, kazı çalışmalarından ve eski kalıntılardan anlıyoruz. Küçücük bir ada ama yapılan yeni araştırmalar gösteriyor ki, yıkık bir kale, yüzyıllardır ayakta sadece duvarları kalan bir manastır ve mezarlıklar var. Adada yaşayan kimse yok.
Sadece 22 kuş türü yaşıyor. Birini çekme şansını yakaladım. Adanın etrafında gezmeye imkân veren kısa bir patika yol var. Fakat patikadan biraz sağa sola kaymak istediğinizde sizi örümcek ağları sarıyor.
Bu yönüyle ada ürkütücü ve sırlarla dolu…
Adada henüz kazı çalışmaları bitirilmiş değil… Arkeologların araştırması nihayete erdiğinde adanın gerçek tarihi de ortaya çıkacak.
Adaya yaptığımız gezide bir de sürprizle karşılaştık.
Birden adadaki yüzyıllar önceki efsaneye dayanan yaşamı canlandırmak amacıyla 5-6 kişilik kadın, erkek ve çocuktan oluşan Amazonların gösterisini görünce şaşkınlık yaşadık.
Mızrak, ok ve kalkanlarla adaya gelen yabancılara saldırmayı temsil eden bir gösteri ziyaretçileri bir hayli memnun etti. Amazonlar rollerini gerçekten çok ciddi yapıyorlardı. Ziyaretçiler fotoğraf çektirirken, onlara takılırken hiç gülmüyor ve konuşmuyorlar.
Konuşurlarsa sihir bozulur.
Çünkü Amazonların dillerini bilmiyoruz.
Adına birçok mitolojik efsane ve hikayeler yazılan Giresun Adası, gidip gezip görülmeye değer en önemli doğal ve tarihi zenginliklerimizden biridir.
Adaya insanları çeken, “Acaba orada ne var?” merak duygusudur.
Bu, adanın cazibesini ve turistik potansiyelini artıran bir duygudur. Ben de böylece merakımı gidermiş oldum.
*****************
Not: Ada turuma yardımcı olan Altın Post Tur’un değerli yetkililerine, Giresun İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne teşekkür ederim.