NurYolu Turizm

NurYolu Turizm Kastamonu Hac & Umre Yurt içi ve Yurt dışı Turlar.
(12)

PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)’İN DOĞUMUNDA PUTLARIN DEVRİLMESİ VE İBLİSİN FERYADIPeygamberimiz (s.a.v.) gönderildiği zaman, Sâs...
29/08/2024

PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)’İN DOĞUMUNDA PUTLARIN DEVRİLMESİ VE İBLİSİN FERYADI

Peygamberimiz (s.a.v.) gönderildiği zaman, Sâsânî sarayında oturmakta olan Kisrâ sabah uyanınca, saray takının kırıldığı ve Dicle’nin korkunç bir şekilde taştığını görmüş. Bundan endişelenerek kâhinleri, müneccimleri ve sihirbazlarını toplayıp bu olayların neyin alâmeti olduğunu açıklamalarını istemiş. Halbuki onların o gün bütün ilimleri ile oyunları alınmış ve şaşırıp kalmışlardır. Zira o gece sahrada geceleyen birisi, Hicaz’dan bir ışığın çıktığını ve tâ doğuya kadar uzandığını görür ve bunun yorumunu: “Eğer şu gördüğüm doğru ise, Hicaz’dan bir sultan zuhur edecek ve doğuya mâlik olacaktır.

Yeryüzü kendisinin önderliğinde büyük hayırlara ve bereketlere kavuşacaktır!” şeklinde yapar. Biraz sonra da kâhinlerin, müneccimlerin ve sihirbazların tutukluğu ve şaşkınlığı geçmiştir. Birbirine bakıp: “Herhalde farkındasınız, bize bu tutukluk, muhakkak semavî bir emir ve iş sebebiyle gelmiştir. Bu da ancak, gönderilmiş bir peygamber olabilir ve bu peygamber, şimdiki dini ve idareyi kırıp atacaktır!” Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivayetle, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz gönderildiğinde bütün putlar devrilmiştir. Buna şaşıran şeytânlar, reisleri İblîs’e giderek durumu haber vermişler. İblîs, “bunun, gönderilmiş bulunan bir peygamber sebebiyle olduğunu” söylemiş. Şeytânlar O (s.a.v.)’i aramaya koyulmuşlarsa da bulamamışlar. İblîs bizzat kendisi aramaya çıkmış ve O (s.a.v.)’i Mekke’de bulmuştur. Şeytânlara hitaben: “Ben O’nu Mekke’de buldum, yanında Cibril de vardı” demiştir. Ebû Nuaym (r.âleyh) demiştir ki: “İblis korku ve dehşete kapılarak dört defa feryad etmiştir: Lânete uğradığında, arza indirildiğinde, Hz. Peygamber (s.a.v.), peygamber olarak gönderildiğinde, Fatiha Sûresi nazil olduğunda.”

(Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, s.190-191)

Medîne-i münevverede saatçılık yapmakta olan Ali Osman isimli İzmirli bir Türk vardı. Bu zât Medîne-i münevvereye hicret...
28/08/2024

Medîne-i münevverede saatçılık yapmakta olan Ali Osman isimli İzmirli bir Türk vardı. Bu zât Medîne-i münevvereye hicret ettikten bir müddet sonra, mesleği olan işi yapmak üzere bir dükkân açmak için izin almaya çalıştı. Uzun süre bunu sağlayamadı. Parası bitti. Bir gece Allahü teâlâya iltica ile yalvardı. O gece rüyâsında esmer, kır sakallı, uzunca boylu bir zât; “Evladım, resmî dâireye girdiğinde sağ tarafında gördüğün şu üçüncü şahsa mürâcaat et. Gerisine karışma buyurdu. Ali Osman Efendi sabahleyin doğruca denilen şahsın yanına gitti. O şahıs, Ali Osman Efendi’ye; “Seni Kuddûsî hazretleri mi gönderdi? Git hemen dükkânını aç, işine başla.” dedi. Ali Osman hemen gidip dükkânı izin almış gibi açtı. O şahıs izin belgesini sonradan gönderdi. Bir müddet sonra rüyâsında aynı zâtı gördü. O zât; “Oğlum bana Kuddûsî derler. Cebine bir hediye koydum, onu al ve amel et.” dedi. Ali Osman Efendi uyandığında cebinde Kuddûsî hazretlerinin şu şiirinin yazılmış olduğu kâğıdı buldu:

Ey rahmeti bol pâdişâh,
Cürmüm ile geldim sana,
Ben eyledim hadsiz günâh,
Cürmüm ile geldim sana.

Hadden tecâvüz eyledim,
Deryâ-yı zenbi boyladım,
Ma’lûm sana ki neyledim,
Cürmüm ile geldim sana.

Senden utanmayup hemân.
Ettim hatâ gizlü ayân,
Urma yüzüme el-emân,
Cürmüm ile geldim sana.

Aslım çü bi katre menî,
Halk eyledin andan benî,
Aslım denî, fer’îm denî,
Cürmüm ile geldim sana.

Gerçi kesel fısk-ü-fücûr,
Ayb-ı-zelel çok hem kusûr,
Lâkin senin adın Gafûr,
Cürmüm ile geldim sana.

Zenbim ile doldu cihân,
Sana ayân zâhir nihân,
Ey lutfü bî-had Müste’ân,
Cürmüm ile geldim sana.

Adın senin Gaffâr iken,
Ayb örtücü Settâr iken,
Kime gidem sen vâr iken,
Cürmüm ile geldim sana.

Hiç sana kulluk etmedim,
Rah-ı rızâna gitmedim,
Hem buyruğunu tutmadım,
Cürmüm ile geldim sana.

Bin kerre bin ol pâdişâh,
Etsem dahî böyle günâh,
Lâ-taknetû yeter penâh,
Cürmüm ile geldim sana.

İsyânda Kuddûsî şedîd,
Kullukda bir battal pelîd,
Der kesmeyip senden ümîd,
Cürmüm ile geldim sana.

Ravza-i Mutahhara'da meydana gelen üç mucize     Tarihte Mescid-i Nebevi bir kaç kere yandı.  Her yangında Hücre-i Muatt...
28/08/2024

Ravza-i Mutahhara'da meydana gelen üç mucize


Tarihte Mescid-i Nebevi bir kaç kere yandı. Her yangında Hücre-i Muattara’ya ateş sirayet etmedi…

Bu ifadeleri, Hz. Peygamber aşkıyla Konya’dan kalkıp Medine-i Münevvere’ye yerleşen ağabeyimize anlattığımda önce sesi kesildi, uzun süre sustu, duygulandı, gözleri buğulandı ve gözyaşlarına boğuldu. Biraz sonra hissiyatını bastırınca boğuk ve titrek bir ses tonuyla “acaba bu beyanların tarihi kaynağı var mı” diye sordu. Var dedim ve kendisine bilahare aşağıdaki bilgileri gönderdim. Birlikte okuyalım:

1) “Hicri 654 Senesi Ramazan ayının Birinci Cuma gecesi “Ebubekir bin Evhad” isimli bir Ferraş)(*) elindeki çırayı kandil mahzenindeki kafesin üzerine koyup unuttuğundan yangın çıktı. Mescid-i Şerif tamamen yandı. Sadece “Hücre-i Muattara”(**) yanmadı. (1)

Yangın derhal Abbasi Halifesi “Müsta’sım”a haber verildi. Halife, yeniden tamirini emrettiyse de müteakiben “Hülagu”nun Bağdat’ı istila ve Halifeyi şehid etmesi elim hadisesi üzerine tamirat işi ertelendi.

Bilahare Mısır Türk Meliklerinden El Melik El Mansur Ali bin Aybek El Salihi ve El Melik El Muzaffer Seyfeddin Mahmud Kutuz El Maazzî ve Evlad-ı Resul’den Yemen Meliki El Muzaffer Şemseddin Yusuf bin El Melik El Mansur Ömer itina ile tamirata başladılar. Fakat tamiratın sona ermesi El Melik El Zahir Baybars El Bundukdarî zamanına tesadüf ederek bu Kıpçak Türküne nasip oldu. Mescid-i Şerifin tamiratı eski planı üzere yeniden yapıldı ve 8 sene sonra H.662 senesinde tamamlandı. 678’de Mısır Türk Meliklerinden Sultan Mansur Kaylavun Kabr-i Saadet üzerine bir kubbe yaptırıp bu şerefli işi en evvel yapan bahtiyarlar zümresine dahil oldu.

Hicri 881 senesinde ise Mescid-i Şerif ve bilhassa Sanduka-i Şerife’nin sütunları tamire muhtac bir hale geldiğinden Mısır Çerkez meliklerinden El Melik El Eşref Kayıtbay, Şemseddin Muhammed bin El Zemen isminde bir zatı (2) bina emini tayin edip, gereken tamiratı mükemmel olarak icra ettirdi. Hüce-i Muattara’nın güzel ve yeşil kubbesini yeniledi.

2) 886 senesi (5 sene sonra) Ramazan ayının 13’üncü Pazartesi gecesi son çeyreğinde bir yıldırım düşmesi neticesinde Mescid-i Şerif ile içindeki eşya ve bu arada nadide Kur’an-ı Kerimler ve kitaplar yandı. Reisiyye Minaresi yıkıldı. Baş Müezzin Şeyh Şemseddin Muhammed bin El Hatîb minareden düşüp vefat etti. Mescid dahilinde ise 10 kişiden fazla insan öldü. 120 kadar mermer direk yandı. Bu defa da (bir mucize eseri olarak) yalnız Hücre-i Muattara’ya ateş sirayet etmedi, keza yanmadı. Bu arada Mescid-i Şerif etrafındaki haneler de kurtuldu.

Bu elim haber El Melik El Eşref Kayıtbay’a ulaşınca çok üzüldü ve derhal adıgeçen Şemseddin Muhammed bin El Zemen’i 400 kadar adamı ve büyük miktarda inşaat malzemesi ile gönderip Mescid-i Şerifin ve yıkılan minarenin yeniden ve mükemmel olarak yapılmasına gayret sarf etti. Hücre-i Şerife etrafına parmaklık koydurdu, doğu tarafını 35 metre uzunluğunda, bir kısmını iki metre genişletti. Ayrıca bir Medrese, bir Ribat, Babu’rrahme’ye beşinci bir minare, “Babu’sselam”da bir ribat, bir imaret, bir sebil, bir hamam, bir değirmen, bir fırın ve bir mutfak yaptırdı. Bu inşaat 888’de tamamlandı. Bir sene sonra usta kalemkârlar gönderip Mescid-i Şerifin tezyinatını tamamladı. Yanan Kur’an-ı Kerimler yerine Mısır’dan Mesâhif-i Şerîfe ve enfes kitaplar gönderdi. Bu inşaat için 120.000 dinar (25 dinar 1 altın olduğuna göre yaklaşık 5000 altın) sarf etti. Karaçelebizâde Abdulaziz Efendi’nin “Ravzatu’l Ebrar” isimli eserinde 200.000 zernâb sarf edildiği bildirilmektedir.

3) Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde (Cild: 9) naklettiği bir rivayete göre ise, Miladi 1162 senesinde, (yani 859 yıl önce) Papa tarafından Hz. Peygamberin naaşını çalmak üzere gönderilen zahit kılığındaki iki kişi Mescid-i Nebevi yakınlarında bir ev tutmuş ve yer altında gizlice bir dehliz kazarak kabre ulaşmak istemişler. Peygamber Efendimiz Atabekler Meliki Nurettin Mahmud Zengi’ye rüyasında görünerek olaydan haber vermiş ve beni kurtar demiş. Rüya ikinci veya üçüncü gece de tekrarlayınca Nurettin Mahmud Zengi Medine’ye kadar gelmiş ve hediye dağıtma bahanesiyle herkesi toplattırarak bu kişileri tespit edip yakalamış, bilahare merkad-ı şerifin etrafını metal döktürerek koruma altına almış. (Bu olay bölgedeki vatandaşlarımız tarafından bilinmekte ve değişik şekillerde anlatılmaktadır).

Cenab-ı Hak bütün Müslümanlara buraları ziyaret etmeyi nasip eylesin. Amin.
Osman şahin
--------------

Kaynaklar:

- Şeyh Abdulkadir El Şerkâdî Tuhfetunnazırîn’de, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yangın olacağını haber verdiğini anlatır.

Yangından sonra bir şair Mescid-i Şerif Divanına şu iki beyti yazmıştır:

لم يحترق حرم النبى لحادث يخشى عليه وما به من عار

لكنما ايدى الروافض لامست تلك الرسوم فطهرت بالنار

Harem-i nebi bir olay sebebiyle yanmadı. Korkarım ki ona bir uğursuzun eli dokundu ve onun el izi ateş ile temizlendi.

Bu zat Kudüs’te Mescid-i Aksa suru etrafında bir “Ribat” yaptırmıştır.
“Kitabu’l Meârif” İbn-i Kuteybe.
(*) Ferraş: Camilerin temizlik işlerine bakan kişi (**) “Hücre-i Muattara” Peygamber Efendimizin medfun bulunduğu yer demektir

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINDAN YETKİLİ!KASTAMONU’NUN TEK YERLİ FİRMASI AYRICALIĞI!BİRBİRİNDEN KIYMETLİ REHBER VE DİN GÖRE...
24/08/2024

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINDAN YETKİLİ!
KASTAMONU’NUN TEK YERLİ FİRMASI AYRICALIĞI!
BİRBİRİNDEN KIYMETLİ REHBER VE DİN GÖREVLİLERİ EŞLİĞİNDE!
SINIRLI KONTENJAN İÇİN ACELE EDİN!

İbrahimiyye SalevâtıŞeyh Savî Virdü-Dürrü Deyr kitabında buyurdu ki:“Salevât-ı İbrâhimiyye”yi bin kere okumak, Peygamber...
23/08/2024

İbrahimiyye Salevâtı

Şeyh Savî Virdü-Dürrü Deyr kitabında buyurdu ki:

“Salevât-ı İbrâhimiyye”yi bin kere okumak, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni rü’yâda görmeyi gerektirir. (Saadetü’d-Dareyn, s. 531)

Salevât-i İbrâhimiyye şudur:

اَللّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِ مُحَمَّدٍ كَماَ صَلَّيْتَ عَلَى اِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ اِبْراهِيمَ اِنَّكَ حَمِيدٌ مَجـِيدٌ
اَللّهُمَّ بَا رِك ْعَلَى مُحَمَّدٍ وَ عَلَي آلِ مُحَمَّدٍ كَماَ باَرَكْتَ عَلَى اِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ اِبْراهِيمَ اِنَّكَ حَمِيدٌ مَجـِيدٌ
Okunuşu:

Allâhümme salli ‘alâ Muhammedin ve ‘alâ ali Muham­medin kemâ salleyte ‘alâ İbrâhîme ve ‘alâ âli İbrâhî­me inneke hamîdün mecîd*

Okunuşu:

Allâhümme bârik ‘alâ Muhammedin ve ‘alâ ali Muhammedin kemâ bârekte ‘alâ İbrâhîme ve ‘alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd*

Mânâsı:

“Allah’ım, (Peygamberimiz) Hz. Muhammed’e ve âline, Hz. İbrahim’e ve âline rahmet ettiğin gibi, rahmet eyle.”

“Allah’ım, (Peygamberimiz) Hz. Muhammed ve âlini, Hz. İbrahim ve âlini mübarek kıldığın gibi mübarek kıl.”

Şeyh Adevî Hazretleri “Şerhü Delâilü’l-Hayrât” kitabında buyurdu ki:

İmâm Buhârî Hazretleri’nin rivayet ettiği teşehhüdü, Pazartesi gecesi veya Cuma geceleri bin kere okumak; Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni rü’yâda görmeyi gerektirir. (Saadetü’d-Dareyn, s. 531)

İmâm Buhârî Hazretleri’nin rivâyet ettiği teşehhüd şudur:

اَلتّحِيّاَتُ لِلَّهِ وَالصَّلَوَاتُوَالطَّـيّـِباَتُ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ اَيُّهَا النَّبـِىُّ وَ رَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ اَلسّلاَمُ عَلَيْنَا وَ عَلَى عِباَدِ اللَّهِ الصّاَلِحِينَ اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللَّهُ وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَ رَسُولُهُ

Okunuşu:

Ettehıyyâtu lillâhi ve’s-salevâtu vet-tayyibâtü es-selâmu aleyke eyyühe’n-nebiyyü ve rahmetüllâhi ve berakâtühu es-selâmu ‘aleynâ ve ‘alâ ‘ıbâdillâhis sâlihîn* Eşhedü en-lâ ilâhe ill-allâh ve eşhedü enne Muhammeden ‘abdühû ve rasûlüh

Mânâsı:

“Her türlü kavlî, bedenî ve mâlî ibâdetler Allah’a mahsustur. Ey şânı yüce Peygamber, selâm, Allah’ın rahmetiyle bereketleri senin üzerine olsun. Ve selâm bizlere ve Allah’ın sâlih kullarına olsun. Ben şehâdet ederim ki, Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Ve şehâdet ederim ki Hazret-i Muhammed Allah’ın kulu ve Resûlü’dür.” (Sahih-i Buhârî: 1127)

KABE'NİN KIBLESİ ... Mekke-i Mükerreme fethedildiği gün, Peygamberimiz Efendimiz ilk önce Beytullahta bulunan putları te...
23/08/2024

KABE'NİN KIBLESİ ... Mekke-i Mükerreme fethedildiği gün, Peygamberimiz Efendimiz ilk önce Beytullahta bulunan putları temizledi. Bu işlemden sonra, Kâbe-i Muazzama'nın içinden çıkan Allah Rasülü Kâbe kapısının hemen sağ tarafında iki rekât şükür namazı kıldı ve "Her yönün kıblesi vardır. Kâbe'nin kıblesi de bu taraftır" buyurdu. Efendimizin tarif ettiği yer Makam-ı Cibrîl istikametiydi. O günden beri imamlar vakit namazlarını hep burda kıldırırlar. Fotoğrafta Kâbenin hemen önünde yerde imam için serilmiş seccadeyi, hazır edilmiş ses sistemini ve Kâbe duvarında Makam-ı Cibrîl'in alameti olan kırmızı taşları görmektesiniz.

Eğer bir insan, Allah yolunda samîmiyetle mücâhede eder yani Allah'a ibâdeti de kullarına hizmeti de seve seve yapar ve ...
19/08/2024

Eğer bir insan, Allah yolunda samîmiyetle mücâhede eder yani Allah'a ibâdeti de kullarına hizmeti de seve seve yapar ve bunları cânına minnet bilirse Allah o kuluna nice nice maddî ve ma'nevî lutuflarda bulunur. Hem bedenî hem de mâlî bir ibâdet olan hacc aynı zamanda insanın işinden, memleketinden, sevdiklerinden muvakkaten de olsa ayrılmasını da gerektirdiği için büyük bir fedâkârlık gerektirir. İşte bu büyük fedâkârlığı seve seve hattâ aşk ile yapanlara Allah, bu fedâkârlıklarının karşılığını daha bu dünyâda iken kat kat verir.

Allah cümlemize nasîb etsin. Âmîn bi hürmeti seyyidil mürselîn.

Bedir savaşını bir dağ üzerinde seyreden iki kişi vardı kim kazanırsa o taraftan olur ganimet alırız diye seyre koyuldul...
12/08/2024

Bedir savaşını bir dağ üzerinde seyreden iki kişi vardı kim kazanırsa o taraftan olur ganimet alırız diye seyre koyuldular. Sonra bir bulut yaklaştı. Icinden kılıç sesleri geliyordu. Biri -İlerle ya Hayzum! diyordu.
Sesi duyan biri korkudan öldü. Öteki bayıldı. Ayildiktan sonra müslümanların yanına gitti durumu Resullaha anlatti. Efendimiz bu hali Cebrail-as-a sordu. -ben gök ehlinin hepsini tanimam ya Resulallah, dedi.

İlerle Ya Hayzum ilerle.!

Ey İslâm bahçesinin gülü olan Peygamberim! Sana her vesileyle binlerce selâm olsun. Senin sarayında sütun olan mermerler...
03/08/2024

Ey İslâm bahçesinin gülü olan Peygamberim! Sana her vesileyle binlerce selâm olsun. Senin sarayında sütun olan mermerler bile yâkut gibi kıymetli taşlara nasıl üstünlük taslamazlar ki.

Peygamberlerin övünç kaynağı olan Hz. Muhammed’in (sav) ravzası ne de yücedir. Cennet babçeleri bile derece bakımından onun aşağısındadır. Tûbâ ağacı senin sütûnlarının yüceliğini görseydi, mahviyetinden başını secdeden kaldıramazdı.

SÂHİBÜ’L-HÂTEM (MÜHÜR SAHİBİ)Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in isimlerinden biri, nübüvvet mührünün sahibi anlamında “Sâhibü’l-h...
01/08/2024

SÂHİBÜ’L-HÂTEM (MÜHÜR SAHİBİ)

Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in isimlerinden biri, nübüvvet mührünün sahibi anlamında “Sâhibü’l-hâtem”dir. Resûl-i Kibriyâ (s.a.v.), son Peygamber oluşuyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:* “Benimle diğer peygamberlerin durumu ev yapan bir adama benzer. Adam evini yapıp tamamlamış, onu güzelce süslemiş, yalnızca bir tuğlasını eksik bırakmıştır. Halk binayı gezmeye başlar, o eksik tuğlanın yerini görünce hayret eder ve “Şu tuğlanın yeri boş kalmasaymış ne güzel olacakmış” der. İşte ben, tıpkı o binada olduğu gibi, peygamberlik binasında yeri boş bırakılan tuğlayım; ben peygamberlerin sonuncusuyum.*” Peygamberlik mührü kimileri tarafından “keklik yumurtası”na, kimileri tarafından da yeni evliler için kurulan “gelin-güvey çadırı”nın iri düğmelerine benzetilmiştir. “Hâtem-i nübüvvet veya Mühr-i nübüvvet” diye de anılan peygamberlik mührü, hem Fahr-i Âlem (s.a.v.) Efendimiz’in peygamber olduğunu hem de onunla birlikte peygamberliğin bittiğini, bir daha peygamber gelmeyeceğini gösteren mühür demektir.

Kur’ân-ı Kerîm’de ilgili âyet-i kerîmede şöyle buyurulmuştur: *“O, Allah’ın Elçisi’dir ve bütün peygamberlerin sonuncusudur” (Ahzâb s. 40)* Bütün peygamberlerin sağ ellerinde peygamber olduklarını gösteren bir ben bulunduğu, Resûlullah (s.a.v.)’in peygamber olduğunu gösteren alâmetin ise iki kürek kemiği arasındaki ben olduğu belirtilmektedir. Hz. Âişe (r.anhâ)’nın rivâyet ettiği hadîs-i şerîfe göre Cebrâil (a.s.), Efendimiz (s.a.v.)’in kalbini açtıktan sonra onu zemzemle yıkamış, tekrar yerine koymuş, açtığı yeri dikmiş ve üzerini peygamberlik mührüyle mühürlemiştir. Bunun ardından yaptığı işlemi Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle ifâde buyurmuştur:* “Sonra sırtıma mühür bastı; mührün temâsını kalbimde duydum.*

İmâm Tirmizî, Şemâil-i Şerîf, c.1, s.98-99

https://youtu.be/3KPoZRwpyC8?si=edRWlonXB6fx_LhoSizleride Kutsal Topraklara yolculuk için,NurYolu Turizm’e bekliyoruz..A...
14/07/2024

https://youtu.be/3KPoZRwpyC8?si=edRWlonXB6fx_Lho
Sizleride Kutsal Topraklara yolculuk için,
NurYolu Turizm’e bekliyoruz..
Anılarınızı NURYOLU TURİZM YouTube kanalımızdan özledikçe izleyebilirsiniz!
Kanalımıza Abone olmayı unutmayın!

Seyyidü't-tâife Cüneyd-i Bağdâdî Hazretlerinin yetiştirdiği mürşidlerden Şeyh Şiblî Hazretleri ile haccdan henüz dönen b...
14/07/2024

Seyyidü't-tâife Cüneyd-i Bağdâdî Hazretlerinin yetiştirdiği mürşidlerden Şeyh Şiblî Hazretleri ile haccdan henüz dönen bir adam arasında şöyle bir konuşma geçer :

Şeytana taş attın mı?Evet.

Cehâletinden kurtuldun mu, sende ilim zuhûr etti mi?
Hayır.

Öyleyse sen taş da atmamışsın.

Umre yaptın mı?
Evet.

Peki hakîkatlerden bir şey sana keşfoldu mu? Umre sebebiyle ma'nevî ikrâmların arttığını gördün mü? Zîrâ Peygamber Efendimiz "Hacılar ve umre yapanlar Allah'ın ziyâretçileridir. Ziyâret edilenin, kendisini ziyâret edene ikrâm etmesi bir hakdır" Sen bu ikrâmı farkedebildin mi?

Hayır.

Öyleyse sen umre de yapmamışsın.

İhlâl ettin mi?
Evet.

Peki helâle azmettin mi?Hayır.

Öyleyse sen ihlâl de etmemişsin.

Vedâ' ettin mi?

Evet.

Peki nefsinden ve rûhundan bil-külliye çıktın mı?

Hayır.

Öyleyse sen vedâ' da etmemişsin.

Şeyh Şiblî Hazretleri, böylece menâsik-i haccın ma'nâlarını bir bir saydıkdan sonra haccdan henüz dönmüş olan o adama "Senin tekrar haccetmen lâzım, eğer bir daha haccedersen bu söylediğim gibi haccet" buyurmuşdur.
NurYolu Turizm
FiloTeam Kastamonu
GMG KastamonusporT.C. Kastamonu Belediyesi
İneboluspor 1967
Mekke Medine Umre
Kastamonu Haber

Muhakkikîn hazerâtına göre hacılara elzem olan beş haslet şunlarmış :Nezâket : Malum, hacc meşakkatli bir ibâdetdir. Ger...
13/07/2024

Muhakkikîn hazerâtına göre hacılara elzem olan beş haslet şunlarmış :

Nezâket : Malum, hacc meşakkatli bir ibâdetdir. Gerek yolculuk esnâsında gerek haremeynde bir çok zorluklar yaşanır. Hicaz'ın sıcağı bir çoklarının sinirlerini gevşetir, kavgalar, tatsızlıklar, huzursuzluklar çıkar. Hacc yoluna çıkan, bütün bu zorluklara sabretmeli, kimden ne cefâ gelirse gelsin tahammül etmeli ve herkese nâzik davranmalıdır...

Nezâfet : Gerek yolculuk şartları gerek kalabalık sebebiyle temizlik husûsunda bazı ihmaller olabiliyor. Hacılara düşen her hâl ü kârda temizliğe olabildiğince özen göstermekdir...

Hilmiyyet : Hacılar "Dövene elsiz gerek, sövene dilsiz gerek" düstûruna gör hareket etmeli ve özellikle kendisinden zayıf olanlara yardım etmeli, şefkat ve merhametle muamele etmelidir...

İbadullahın hakkına riâyet : Hacılar başkalarının hakkına son derece riâyetkâr olmalı hattâ her hususda mü'min kardeşini kendisine tercîh etmelidir...

Cenâb-ı Hakk'a ibâdet : Gerek yolculuk esnâsında gerek Hicaz'da faydasız işlerle uğraşmamalı, vaktini lüzumsuz konuşmalarla ziyân etmemeli, devamlı zikrullah ve ibâdet ile meşgûl olmalıdır...

İşte bu beş haslete sâhib olanların yaptığı hacc mebrûr ve makbûl olur...Bu hasletlere sâhib olmayanlar haccın bütün rükünlerini yerine getirseler bile deve gibi gidip gelmiş olurlar yani haccın feyzinden istifâde edemezler...

Resülü zü şan efendimiz buyuruyor“Kim benim mescidimde kırk vakit namaz kılarsa, ona Cehennemden azat ve azaptan beraat ...
03/07/2024

Resülü zü şan efendimiz buyuruyor
“Kim benim mescidimde kırk vakit namaz kılarsa, ona Cehennemden azat ve azaptan beraat vardır. O kimse nifaktan uzak olur.”
müsned

22/06/2024
‼️ERKEN KAYIT FIRSATLARINI KAÇIRMAYIN ‼️✅BiLGi iÇiN iLETiSiME GEÇiN ‼️✅SINIRLI KONTENJAN IÇIN ACELE EDIN ✅
05/06/2024

‼️ERKEN KAYIT FIRSATLARINI KAÇIRMAYIN ‼️

✅BiLGi iÇiN iLETiSiME GEÇiN ‼️

✅SINIRLI KONTENJAN IÇIN ACELE EDIN ✅

Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım Sana hicret eden bir Kureyş de ben...
04/06/2024

Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

Mahmil, ağaçtan yapılmış dört köşe bir çadır olup, üst tarafı piramit biçimindedir. Üstü, işlemeli siyah ipek örtüyle ka...
31/05/2024

Mahmil, ağaçtan yapılmış dört köşe bir çadır olup, üst tarafı piramit biçimindedir. Üstü, işlemeli siyah ipek örtüyle kaplı iken aşağı kısımları ipekten saçaklar ile süslenmiştir. Çatının tepesine bir alem, köşelerine de altın yaldızlı toplar yerleştirilmiştir. Bu çadır, bir deve semeri üzerine monte edilir ve yüksekliği 3 - 3.20 m.'yi bulur. Çatıyla eteğin birleştiği yeri çepeçevre bir kuşak çevirir. Kırmızı renkli ve dival işlemeli bu kuşak kitabelidir. Surre alaylarının en önemli unsuru olan Mahmil; Mekke'ye gönderilen Kâbe-i şerif iç ve dış örtülerini, Medine'ye gönderilen Peygamberimiz Efendimizin Türbe örtüsünü taşırdı. Mahmil, içerisindeki bu kıymetli emanetlerden dolayı hürmeten, Surre alayının en önünde giderdi. Kutsal topraklara Mahmil gönderme âdeti, 1271 (hicri 670) tarihinde ilk defa Memlük Sultanı Baybars tarafından ihdas edilmiştir. Mahmilin merasime dönüşmesi ve kendine has kaidelerinin oluşması ise Kanuni Sultan Süleyman döneminde gerçekleşmiştir. Teamüller gereği Mahmil çadırları; siyah atlas dokumalı, kalın ipektendir. Tepe parçaları kare şeklinde olup; içinde İhlas Suresi bulunur. Altın tellerle sim sırma tekniğiyle Bakara suresi 125. ve 260. ayetleri, Al-i İmrân suresi 96. ve 97. ayetleri üst kısma işlenir. Sandukanın iki yanında Kelime-i Tevhid, ortasında Nur suresi 35. ayetinin başı ve Tevbe suresinin 33. ayeti yer alır. Armudî paftanın olduğu ön kısma ise Osmanlı Sultanının ismi, tuğrası ve çadırın yapılış tarihi bulunur.

‼️ERKEN KAYIT FIRSATLARINI KAÇIRMAYIN‼️☎️ BİLGİ İÇİN İLETİŞİME GEÇİN
08/05/2024

‼️ERKEN KAYIT FIRSATLARINI KAÇIRMAYIN‼️
☎️ BİLGİ İÇİN İLETİŞİME GEÇİN

Kuran-ı Azimü'ş-şân da 2 yerde geçen ve "Makam-ı Ibrahim"diye bilinen Hazreti Ibrahim Peygamberin mübarek ayak izleri. P...
06/05/2024

Kuran-ı Azimü'ş-şân da 2 yerde geçen ve "Makam-ı Ibrahim"diye bilinen Hazreti Ibrahim Peygamberin mübarek ayak izleri. Peygamberlerin nakş-ı kadem-i şerifleri (ayak izleri) toprağa bastıklarında çıkmazken taş gibi sert cisimlere bastıklarında ayak şekilleri çıkardı. Dünya üzerinde Hazreti İbrahim'in tek bir ayak izi vardır, o da Mekke'de bulunmaktadır. Ayak ölçüleri tıpatıp Peygamberimiz Efendimiz Hazreti Muhammed'e (sav) benzerdi.

İki mukaddes beldeden birisi olan Medine-i Münevvere’de, geçmişi ve hatırası Asr-ı Saadet’e kadar giden kuyuların başınd...
04/05/2024

İki mukaddes beldeden birisi olan Medine-i Münevvere’de, geçmişi ve hatırası Asr-ı Saadet’e kadar giden kuyuların başında gelir Gars Kuyusu. Peygamber Efendimiz aleyhissalâtü vesselâmın hayatında ayrı bir yeri olan bu kuyunun suyu, aynı zamanda Efendimiz’in gasil suyunun alındığı yerdir…

Yeraltı sularından faydalanmak için toprağın derinlemesine kazılmasıyla oluşturulan su kuyuları; Arabistan Yarımadası, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Batı Asya gibi su kaynaklarının yetersiz olduğu bölgelerde hayatî öneminden dolayı her zaman ayrı bir yere sahiptir.

Özellikle Arap Yarımadası’nda yerüstü suları son derece azdır. Buna rağmen yeraltında bolca bulunan sudan istifade edebilmek için sıklıkla kuyular açılmıştır.

Medine-i Münevvere’de ovalık bölgelerde su olmasına rağmen bu sular, sıcağa yakın ılık ve acıdır. Tarihî kaynaklara göre, Hicret’ten önce Medineliler sularını şehre uzak güney bölgelerden tedarik ediyorlardı. Bu, Medineliler için son derece zor ve bir o kadar da yorucuydu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hicret ettiği bu nurlu şehirde içme suyu sıkıntısını görmüş ve bu sebeple uğradığı her su kaynağına hususî dua buyurmuşlardır. Allah Rasûlü (s.a.v.) yaşadığı çevrenin icabından olarak su kuyularına önem vermiş, imkânı olanların kuyu açtırması yahut satın alması hususunda onları teşvik etmiştir.

Asr-ı Saadet’te, Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâmın uğradığı, abdest alıp su içtiği veya hakkında dua ettiği çok sayıda kuyu vardı. Bu vasıfta olan ve Medine-i Münevvere’de günümüzde de ziyaret edilen en önemli kuyu ise hiç şüphesiz Gars Kuyusu’dur. Peygamber Efendimiz’in teşrifiyle ayrı bir öneme kavuşan Medine-i Münevvere’de, kendilerine ikram edilen ilk su Gars Kuyusu’nun suyudur. İçimindeki yumuşaklık ve tadının güzel olması sebebiyle Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.); “Bu ne kadar güzel bir sudur.” İfadeleriyle iltifat buyurmuşlardır.

Medine-i Münevvere’de ikamet ettiği müddetçe Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.), hem içmek hem de sair işlerde kullanmak için bu sudan istifade ederdi. Nebiyy-i Muhterem (s.a.v.) Efendimiz’in kullanmakta ihtimam gösterdiği bu su, onun hayatında o kadar önemlidir ki Medine-i Münevvere toprağı Mescid-i Nebevî vefatından kısa bir süre önce, Hazret-i Ali efendimize vasiyet ederek şöyle buyurmuştur: “Ey Ali, vefat ettiğim zaman Gars Kuyusu’ndan aldığın 7 kırba suyla beni gasledersin.”

HALİD BİN VELİD’İN SARIĞININ SIRRIRi­vâ­yete gö­re Vedâ Haccı’nda Peygamber Efendimiz’in alnındaki saçları kesildiğinde ...
27/04/2024

HALİD BİN VELİD’İN SARIĞININ SIRRI

Ri­vâ­yete gö­re Vedâ Haccı’nda Peygamber Efendimiz’in alnındaki saçları kesildiğinde Hâlid bin Velid -radıyallâhu anh-:

“–Yâ Rasûlâllah! Alnının saçını bana ver! Bu hususta hiç kimseyi bana tercih etme! Anam-babam Sana fedâ olsun!” diyerek yalvardı. Saçlar kendisine verilince, onları gözlerine sürdü ve sarığının ön kısmına yerleştirdi. Bu mübârek saçların da bereketiyle, onun savaşta karşılaşıp mağlûp edemediği hiçbir topluluk olmadı. Nitekim Hâlid -radıyallâhu anh-:

“–Ben onu hangi tarafa yönelttimse, orası fetholundu!” demiştir. (Vâkıdî, III, 1108; İbn-i Esîr, Üsdü’l-Gâbe, II, 111)

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım,Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım,Dokunduğun küçük bir nakış da b...
26/04/2024

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım,
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım,
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım,
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım,
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım,
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım,
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım,
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım,
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım,
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım,
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım,

çıkar

Ya Rabbi salli ve sellim 'alâ seyyidinâ Muhammedin ve 'alâ âli seyyidinâ MuhammedinAllahım! Efendimiz Muhammed aleyhisse...
26/04/2024

Ya Rabbi salli ve sellim 'alâ seyyidinâ Muhammedin ve 'alâ âli seyyidinâ Muhammedin

Allahım! Efendimiz Muhammed aleyhisselâma ve O'nun yakınlarına, evlatlarına salât ve selâm eyle...

Seyyidi'l-'arabi ve'l-'acemi ve imâmu'l-Mekketi ve'l-Medîneti'l-münevverati ve'l-harem

O ki, Arap ve Acem'in efendisi, Mekke ve Medîne'nin önderi ve lideridir...

Ve tercümâni lisâni'l-fasîhi ve'l-kıdem ve ma'deni'l-'ilmi ve'l-hilmi ve'l-hikmeti ve'l-hikem

O ki, Kur'ân'ın en iyi tercümânı ve konuşması en güzel ve anlaşılır olandır...O ki, ilmin, hikmetin ve güzel ahlâkın kaynağıdır...

Asluhû nûrun ve nesluhû Âdem

Âdem'in neslinden olsa da O'nun aslı "nûr"dur...

Ba'suhû muahharun ve halkuhû mukaddem

Yaradılışı önce gönderilişi sonradır O'nun...

İsmuhu'ş-şerîfu mektûbun 'ale'l-levhi'l-mahfûzi bi yâkûti'l-kalem

O'nun şerefli adı "levh-i mahfûz" üzerine yâkût "kalem" ile yazılmışdır...

Cismihu'ş-şerîfu medfûnun fi'l Medîneti'l-münevverati ve'l-harem

O'nun mübârek bedeni Medîne-i Münevvere'deki "Harem-i Şerîf"inde defnolunmuşdur...

Turâbuhu'ş-şerîfu atyabu mine'l-miski ve'l-'anberi ve'l-hıtem

O'nun mübârek toprağı miskden de anberden de daha güzel kokar...

Fe ye'tî bihi nidâun min kıbeli'r-Rahmân tûbâ limen raâhu ve limen eslem

Allah tarafından gelen bir nidâ şöyle der : O'nu gören ve teslîm olanlara ne mutlu...

Mevlânâ ve mevle'l-'alemeynil muhterameyn

O bizim de efendimizdir, "iki muhterem alem"in de efendisidir...

'İndallahi ve'n-nâsi seyyidinâ Ebel Kâsımi Muhammed

Allah ve insanlar katında Efendimiz Ebe'l Kâsım Muhammed'dir O...

Yâ Rabbi 'abdün min 'abîdike hâifun bike müstecîrun min liza'n-nîrâni

Allahım! İçi korku dolu bu kulunu cehennemden âzâd et...

İlâhî nes'elüke bi Muhammedin ve âli beytihî ve'l-'aşiral kirâmi

Allahım! Senden Muhammed aleyhisselâm ve O'nun ehl-i beyti ve yakınları hürmetine istiyorum...

Ağfirlenâ verhamnâ ağfirlenâ verhamnâ

Bizi affet ve bize merhamet et...

Ne mutlu Kabe-i Mübarek'e 🕋 girebilme fırsatı olanlara!
21/04/2024

Ne mutlu Kabe-i Mübarek'e 🕋 girebilme fırsatı olanlara!

Bunlar Banu Shayba ailesinin üyeleri. Banu Şeybe, Kabe'nin 🕋 anahtarlarının bekçileridir. Kabe'yi açmak kapamak yıkamak ...
20/04/2024

Bunlar Banu Shayba ailesinin üyeleri. Banu Şeybe, Kabe'nin 🕋 anahtarlarının bekçileridir. Kabe'yi açmak kapamak yıkamak aile işidir. Hz. Muhammed صلى الله عليه وسلم zamanından beri bu iş kendilerine emanet edilmiştir.

Banu Şeyba Uthman ibn Talha ر ضي الله عنه'nın soyundandır. Mekke'nin fethi günü, Hz. Muhammed صلى الله عليه وسلم ona Kabe'nin anahtarlarını verdi ve şöyle buyurdu: "Kıyamet gününe kadar ey Talha ailesi. '

RESÛLULLÂH (S.A.V.) EFENDİMİZ’E TESLİM OLMAKResûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’i sevmek ve O (s.a.v.)’e uymak, sünnetini yapm...
08/04/2024

RESÛLULLÂH (S.A.V.) EFENDİMİZ’E TESLİM OLMAK

Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’i sevmek ve O (s.a.v.)’e uymak, sünnetini yapmak ve yaymaktır. Emirlerini dinlemeyen, yolunda yürümeyen, sünnetini yaşamayan ve sünnetini orta çağ düzeninden sayanlar O (s.a.v.)’i sevmiş olamazlar. Enes (r.a.)’den şöyle rivâyet edilir: Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlardır ki “Sünnetimi ihyâ eden kimse, muhakkâk beni sevmiştir. Beni seven ise, cennette benimle beraberdir.” (Tirmizi) Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’i sevmek, O (s.a.v.)’in hükmüne hiçbir itiraz etmeden ve kalbinde de muhâlefete yer vermeden teslim olmaktır. Nitekim: “Râbbin hakkı için, onlar aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükümden nefisleri hiçbir darlık duymadan tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe, imân etmiş olmazlar.” (Nisa s. 65) buyrulmaktadır. Resûlullâh (s.a.v.)’i sevmek, O (s.a.v.)’in tebliğ buyurduğu dinin yayılmasına ve şeriatının hükümran olmasına çalışmaktır, cihad etmektir.

Bu cihad öncelikle nefsin ıslâhıyla başlamalıdır. Bu uğurda cihad edenler, nefislerinde ibâdetin büyük haz ve lezzetini bulurlar, bu uğurda zorluklara karşı dayanma güçleri artar. Ahiret işlerini dünya işlerine tercih ederler. Karşılaştıkları zorluklar ve belâlar karşısında elem değil zevk duyarlar. Aldıkları bu zevk dünyanın en güzel ve en zengin nimetlerinden alınamaz. Resûlullâh (s.a.v.)’i sevmek, O (s.a.v.)’in sünnetini sevip yaşamaktır. Sünnetinin yayılmasına bütün gayretiyle çalışmaktır. Bidatlere düşman ve yabancı olmaktır. Çünkü her bidatler sünnetin düşmanı ve onu yok eden tehlikeli ve büyük bir zehirdir. Bidatlere hayranlık duyan, sünnete düşmandır. Sünnetin düşmanı ise, Allâh (c.c.) ve Resûlü (s.a.v.)’in düşmanıdır.

(Mehmet Çağlayan, Ehl-i Sünnet ve Akaidi, s.151-152)

KASTAMONU’DA TÜRK HAVAYOLLARININ TEK YETKİLİ IATA BELGELİ ACENTASI NURYOLU TURİZM’DEN890₺’den Başlayan Fiyatlarla..KASTA...
03/04/2024

KASTAMONU’DA TÜRK HAVAYOLLARININ TEK YETKİLİ IATA BELGELİ ACENTASI NURYOLU TURİZM’DEN
890₺’den Başlayan Fiyatlarla..
KASTAMONU-İSTANBUL ve TÜM DÜNYA UÇAK BİLETLERİ..
☎️ 05322261626-05495713399-05534017137

Mâlikî mezhebinin imamı İmam Mâlik Hazretleri Resûlüllah’ı ziya-ret için Medine’ye geldiğinde, binmesi için kendisine bi...
31/03/2024

Mâlikî mezhebinin imamı İmam Mâlik Hazretleri Resûlüllah’ı ziya-ret için Medine’ye geldiğinde, binmesi için kendisine bir katır getirilmişti. Çünkü yürüyemiyordu. İmam Mâlik bu katıra binmedi ve şöyle dedi:

“Resûlüllah’ın mübârek a-yaklarıyla bastığı bir yeri katırın ayaklarıyla çiğnemek bana lâyık değildir.”

Böylece Medine’ye Peygamberimiz’in kabr-i şeriflerine kadar iki ayağına elleriyle dayanarak zorla yürüyüp gitmişti.


Medine’ye Mescid-i Nebevî’ye geldiğinde, Resûlüllah’a doğru mu yoksa kıbleye doğru mu dönülmesi gerektiği sorulmuş, İmam Mâlik, “O senin ve baban Âdem Aleyhisselam’ın vesilesidir. Nasıl olup da yüzünü ondan başka bir tarafa çevireceksin?”
Öne Çıkar

Address

Hepkebirler Mahallesi Adalet Caddesi Avukatlar Çarşısı No:16
Kastamonu

Opening Hours

Monday 09:00 - 19:00
Tuesday 09:00 - 19:00
Wednesday 09:00 - 19:00
Thursday 09:00 - 19:00
Friday 09:00 - 19:00
Saturday 09:00 - 19:00

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when NurYolu Turizm posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to NurYolu Turizm:

Videos

Share

Category

Nearby travel agencies


Other Travel Agencies in Kastamonu

Show All