24/06/2024
BİNLERCE YIL ÖTEDEN
PARMAK İZLERİMİZ DEĞECEK BİRBİRİNE...
Yıllar önce uluslararası bir turnuvada bir İtalyan meslektaşım, "Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne almazlar" demişti.
"Neden" diye sorduğumda "siz Asya'lısınız" diye küçümseyen bir söylemde bulunmuştu.
Sanki Asya'lılık bir eksiklikmiş gibi.
Sadece "sen Efes antik kentini biliyor musun" diye sordum.
"Evet" dedi.
"Öyleyse Efes'in tarihini iyi araştır" demekle yetindim.
Efes 6000 yıl önce kurulmuş bir Luvi kenti.
Luviler "Assa" dediler bu kente.
Hititler ise "Apasa."
Sonra "Assuva" oldu.
Ve Helenler geldi "Asia" dediler, yani "Asya"
Efes öylesine uygar, öylesine gelişmiş bir kentti ki, Avrupa'daki toplumlar onu örnek alıyordu.
O yüzden koskoca bir kıtaya Efes'in ismini verdiler; Asya.
Anadolu'ya da Küçük Asya.
İtalyan meslektaşım bunları bilseydi, elbette "siz Asya'lısınız" gibi küçümseyici bir söylemde bulunmazdı.
Evet biz Asya'lıyız.
Uygarlığın, demokrasinin doğduğu topraklardayız.
Ama maalesef bu kadim kültür zenginliğini benimsemiyor ve sahip çıkmıyoruz.
Osmanlı dahil Türkiye'nin kültürel tarihinde "Türklük ve Müslümanlık" dışında unsurların da bulunduğunu resmi ideoloji hiç kabul etmedi.
Efes gibi Ege ve Akdeniz'deki onlarca antik kültürü hiç benimsemedi.
Hal böyle olunca ve sen sahip çıkmayınca, el oğlu durur mu?
Batı dünyası insani değerlerin büyük sanat yapıtları ile ölümsüzlük kazandığı tek kaynağın Yunan-Roma kültürü olduğuna inanır.
Ders kitaplarında böyle öğretilir.
Oysa Luvi, Arzawa, Hitit, Troya, Likya, Lidya, Frigya, Karya, Kapadokya uygarlıklarının ne Helen, ne de Roma ile ilgisi yoktur.
Onlar Anadolu'nun öz uygarlıklarıdır.
Batının Küçük Asya diye isimlendirdiği Anadolu aslında batı uygarlığın beşiğidir.
Bir ağacın köklerini besleyerek ona hayat veren toprak binlerce yıllık bir birikimin ürünü. Ağaç bu birikimin zenginliği sayesinde yaşıyor.
Toplumlar da kendilerinden önceki toplumların kültürel mirasının zenginliklerinden beslenerek kendi kültürel kimliklerini oluşturuyor.
Antik Yunan ve Roma uygarlıklarının beslendiği zenginlik de, binlerce yıllık bir kültür birikimine sahip Asya topraklarıdır.
Bu toprağın binlerce yıllık kadim mirasını batıya hediye etmek yerine onu sahiplenmek bizi ne müslümanlıktan, ne Türklük'ten uzaklaştırır.
Aksine damarlarımızda hala kanı dolaşan bu uygarlıkların kültür zenginliği bizim kültürümüzü de zenginleştirir.
Evet, biz Asyalıyız ve batının temeliyiz.
Aslında sözün özünü 3000 yıl önce yaşamış Likyalı bir şair şu mısralarla anlatmıyor mu?
“Beni bulamazsan üzülme
eşyalarımı bulacaksın
Kestiğim taşları, açtığım yolları, işlediğim heykelleri bulacaksın,
Ve göreceksin ki binlerce yıl öteden parmak izlerimiz değecek birbirine”🙏🙏💖💖
Sedat Kaya