18/12/2019
KNIDOS ANTİK KENTİ - DATÇA - MUĞLA
Knidos Antik Kenti
Datça Yarımadası'ndaki bu nadir güzellikteki antik kentte elde edilen buluntuların geçmişi M.Ö. 2000'lere kadar uzanıyor. Bilinen ilk yerli halk Karyalılar'dır ve burada en parlak dönem Dorlar döneminde yaşanmış. Dorlar MÖ 1000 yıllarında Trakya üzerinden güneye inerek Yunanistan üzerinden bölgeye geliyorlar ve bugünkü Datça ilçe merkezinin 1.5 km kuzeydoğusundaki Burgaz mevkiinde Dor uygarlığının merkezi olan Knidos kentini kuruyorlar. Daha sonra Lidya egemenliğine giren Knidos, MÖ 546’da Lidya Devleti'nin Persler’in eline geçmesinin ardından da Pers egemenliğine girmiştir. Knidos MÖ 450 yılında Polynotos'un yaptığı duvar resimleri ile sanat etkinlikleri bakımından çok önemli antik kemtler arasında yer alıyor.
Şehrin Taşınması ve Altın Çağı
Knidos, ticari nedenlerle MÖ 4. yüzyılda yarımadanın uç noktasına, bugünkü görkemli kalıntıların olduğu yere taşınmıştır. Amasyalı gezgin, tarihçi ve coğrafya bilgini Strabon, Knidos'un kıyı boyu ile önündeki adada kurulduğunu belirtiyor. Ada ile kara arasındaki deniz doldurularak, iki ayrı liman elde edilmiştir. Kuzeydeki küçük limana "Kuzey Liman" denilmiş ve daha çok korunaklı olduğu için askeri amaçla kullanılmıştır. Güneydeki liman ise ticaret amaçlı kullanılmıştır. Halen, liman ağzındaki mendirek ile Kuzey Liman'daki kulenin kalıntıları görülebilir. Dorlar ve Romalılar yeni Knidos’a çok sayıda tapınak yapmışlar. Şehir Afrodit heykeli ile ünlenmiş, geç Roma ve erken Bizans döneminde tapınaklar yerlerini kiliselere bırakmış ve şehir nüfusu 70.000’lere kadar ulaşmıştır.
Knidos çok önemli bir ticaret merkezi olduğu kadar bir kültür ve sanat merkeziydi. Dönemin en ünlü heykeltıraşları arasında yeralan Praxiteles'in yaptığı Knidos Aphrodite Tapınağı'nda bulunan Knidos Afroditi çok önemli bir sanat yapıtıdır. İon kentlerinin de katılımıyla düzenlenen dinî festivallerde sanatçılar hep Aphrodite'i ön planda tutmuşlar.
Gezegenlerin hep aynı yörüngede hareket eden yuvarlak cisimler olduğunu bulan ünlü astronom, matematikçi ve filozof Eudoxus, (Öydoksus) en iyi yontulmuş Çıplak Afrodit Heykeli’ni yapan heykeltıraş Praxiteles, Skopas, Bryaxis ve dünyanın yedi harikasından biri olan Mısır’daki İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostratos, Knidos'da yaşamış olan sanatkarlardan bir kaçıdır. Afrodit heykelinin kaidesi, 8000 kişilik izleyici kapasiteli tiyatro, güneş saati ve Demeter Mabedi gibi bazı eserler, Knidos antik kentinin önemli kalıntılarında arasındadır. Antik çağda çok ünlü olan, insanların onu görmek için, çok uzaklardan geldiği çıplak Afrodit heykeli, Knidos'tan çalınmış ve bugüne kadar da henüz bulunamamıştır.
Knidos Hippodamos'un ızgara plan düzenine göre yapılanmıştır. Doğu-batı doğrultusunda birbirine paralel dört geniş cadde, kuzey-güney doğrultusundaki bir cadde ile dik açılı olarak kesişmiştir. Arazi konumuna uygun bir biçimde cadde ve sokaklar bazen merdivenle, bazen de dik olarak birbirlerini kesen çekilde yapılmışlar. Kuzey-güney doğrultusundaki ilk caddenin batısında kentin ticaret agorası yer alıyor. Sonraki devirlerde askeri limanın kuzeyindeki agoranın her iki tarafına, antik taşlardan yararlanılarak büyük bir kilise yapılmıştır.
Kuzeye doğru, Dor Hexaopisi'ne bağlı kentlerin her dört yılda bir festival düzenledikleri Apollon Karneisos Tapınağı'na ulaşılıyor. Dor üslubundaki tapınağın kuzeyinde yapılan kazılarda dikdörtgen planlı bir sunak bulunmuştur. Sunağın yer aldığı terasın arkasında ise Helenistik duvar işçiliğinin örneği olan başka bir teras daha bulunuyor. Oturma kademelerini anımsatan basamakların da bulunduğu alanda 1972 yılında bir tapınak kalıntısı bulunmuştur.
Bu dönemde Knidos, şarap ihraç eden önemli ticaret merkezlerden biriydi.
Herodot'a göre Spartalılar, Knidos'u bir koloni kenti olarak kabul etmişler. Fakat zamanla güçlenmişler, Fenikeliler sayesinde denizcilikte çok ilerlemişler, tersaneler kurmuşlar.
Knidoslular, Lidyalıların saldırılarına karşı korunmak için Reşadiye Yarımadası'nı karadan ayırmaya çalışmışlar. Daha sonradan kazdıkça kaya çıkmış ve bu kayaların sertliğinden dolayı kazıları yavaşlamış. Bu olayın üstüne Pers saldırıları başlayınca tamamlayamamışlar. Bu saldırılar sırasında Persler kente zarar vermemiş.
Knidoslular daha sonra Büyük İskender'e boyun eğmişler. Fakat bu dönemle ilgili pek ayrıntılı bilgi bulunmuyor. Roma İmparatorluğu ile Seleukos Krallığı arasındaki savaşta Roma'nın tarafını tutmuş, Bergama Krallığı'na katılmışlar.
Bizans Dönemi
Kent, Bizans İmparatorluğu döneminde silik bir yerleşim haline gelse de, bu dönemde bir süre için piskoposluk merkezi olarak kullanılmış. Bizans’ın ilerleyen dönemlerinde ise bir yandan depremler, diğer yanda korsan saldırıları ile güçsüz kalan kent MS 7. yüzyılda tümüyle terk edilmiş; yarımada nüfusu ise binlere kadar azalmış...
Türk Egemenliği
Yarımada, 13. yüzyılda Menteşe Beyliği'ne bağlanmış; 15. yüzyılda ise Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılmış ve adı Datça olarak değiştirilmiş...
Son Osmanlı padişahlarından Sultan Reşat döneminde Datça adı Reşadiye olmuş, Cumhuriyet'le beraber ise tekrar Datça’ya dönüştürülmüş. 1928 yılında ilçe olan Datça’nın ilk merkezi Reşadiye Mahallesi olmuş, 1947’de ise bugünkü yeri olan İskele Mahallesi'ne taşınmış. Datça Yarımadası bazı haritalarda hala "Reşadiye Yarımadası" olarak geçer. Özellikle denizcilerin kullandığ haritalarda burası Reşadiye Yarımadası
olarak geçiyor.
Knidos tarihini aydınlatmak amacıyla ilk kazılar, İngiliz Charles Newton tarafından 1856-1858 yılları arasında yapılmış...
Oksijen bakımından Dünya'nın ikinci, Türkiye'nin en zengin bölgesi olan Datça hakkında ünlü gezgin, tarihçi ve coğrafya bilgini Strabon'un meşhur bir sözü vardır:
"Tanrı yarattığı kulunun uzun ömürlü olmasını isterse, Datça Yarımadası'na bırakır..."
Adres: Yazı Köyü Tekirburun Mevkii, Datça, Muğla
Giriş Ücreti 12 TL
Ziyaret Saatleri :
Yaz Dönemi 08:30 - 19:00
Kış Dönemi 08:30 - 19:00
Sunulan Hizmetler
Müzekart Satış - Müze Mağazası
Fotoğraf : Sinan S. UNSAL
Teşekkürler Sinan S Ünsal