Bodrum

Bodrum Yalıkavak; Bodrum'a 18 km uzaklıkta doğal bir Turizm Beldesi'dir. Marinası, yel değirmenleri, g

08/10/2024

https://expedia.com/affiliates/hotel-search-turgutreis.v9kHF2Y

"),r.close()),!r)throw Error("base not supported");var a=r.createElement("base");a.href=n,r.getElementsByTagName("head")[0].appendChild(a);var i=r.createElement("a");return i.href=t,i.href}finally{e&&e.parentNode.removeChild(e)}}());var l=i(t||""),f=this,h=new o(l.search?l.search.substring(1):null);...

EĞER ;TIP okursan karşına insan DNAsının şempanze ile %98 aynı olduğu çıkar...BİYOLOJİ okursan karşına evrim çıkar...FİZ...
05/10/2024

EĞER ;
TIP okursan karşına insan DNAsının şempanze ile %98 aynı olduğu çıkar...
BİYOLOJİ okursan karşına evrim çıkar...
FİZİK okursan karşına BİG BANG çıkar...
KİMYA okursan karşına elementlerin kaynaşmasıyla İLK CANLILARIN nasıl oluştuğu çıkar...
TARİH okursan karşına dinlerin nasıl ortaya çıktığı çıkar...
JEOLOJİ okursan karşına dünyanın 4,5 milyar yıl yaşında olduğu çıkar...
ARKEOLOJİ okursan karşına tüm Ortadoğu dinlerinin temelini oluşturan SÜMER kültürü çıkar...
PALEONTOLOJİ okursan karşına dinozorlar çıkar. Din kitapları yazmaz bunu...
EMBRİYOLOJİ okursan karşına insanın balık atasından kalma solungaçları ve kuyruk çıkar...

AMA HİÇBİR ŞEY OKUMAZSAN;
Sana ne söylenirse ona inanırsın. Hep başkasının sana sunduğu Hayatı yaşarsın, Başkalarının doğrularıyla yaşamak zorunda kalırsın, Seni herkes kandırır.
Ama sen bunların hiçbirisini fark etmezsin bile...
**

BELGE VE GERÇEKLİKTEN UZAK EGE ADALARI HAKKINDAKİ TARTIŞMALARA YUSUF HALAÇOĞLU'ndan "DERS NİTELİĞİNDE"
güzel bir bilgilendirme..!!! BUYURUN...

12 adaları 1912’de verdik.....
Nerde mi?
Lozan şehrinin Ouchy semtinde .

Şu Lozanda adaları verdik diyip oku emrinden uzak güruhun meydanlarda Lozanda verdik deyip algı yaratması bundan!!
Araştırmayan halk da: “ulan savaşı kazandık- adaları verdik”e inandırıldı...

Osmanlı Devleti, bugün 12 Adalar olarak bilinen adaları İtalya'ya bırakıyor.
Sene 1912, “Uşi Anlaşması”dır bu gördüğünüz anlaşma. İtalya'ya bırakıyor fakat geçici olarak.

Anlaşma şartlarına uyulduğu takdirde adalar tekrar Osmanlı Devleti'ne geri verilecek. Fakat şartlara uyum sağlanmıyor. Bu yüzden 3 yıl sonra, yani 1915'te Londra'da bu konu gündeme geliyor ve Londra Paktı denilen anlaşmada bu adaların tamamı İtalya'ya bırakılıyor. Bakınız, itiraz eden hiçbir padişah yok. Hiç sultan yok. Adaları İtalya'ya bırakmakla kalmıyorlar aynı sene bir de Çanakkale Boğazı'na dayanıyorlar ve Çanakkale Savaşı'nı yapıyoruz.

Yani 12 Adalar önce Uşi'de, sonra da 1915’de Londra'da İtalya'ya verilmiştir.

Osmanlı temsilcilerinden biri Rumbeyoğlu Fahreddin Bey'dir.
Bu adam kim mi?

TÜRK MİLLETİ bir milli mücadele verirken, KUVAYI MİLLİYE'yi kurmuşken, bu adam Kuvayı Milliye'nin karşısına Damat Ferit'in kurduğu Kuvayı İnzibatiye ile çıkan adamdır ve Yunan ordusunun yanında olmuştur.
Savaş kazanılınca sürgün edilenlerin arasında yer almıştır.
12 Adaları İtalya'ya bırakan heyetin içerisinde bu adam vardır.

Şimdi asıl olaya gelelim...
*Uşi Anlaşması'nın ismini aldığı Uşi, Lozan şehrinin bir semtidir. Bu yüzden 1912'de imzalanmış olan Uşi Anlaşması, İtalyan tarihinde Lozan Anlaşması olarak geçer. Fakat bizim bildiğimiz yani 1923'te imzalanan LOZAN BARIŞI ile bu anlaşma birbirine karıştırılmasın diye bu anlaşmaya UŞİ denmiştir.*

İşte arkadaşlar sahte kiralık tarihçiler, yani Kadir Mısıroğlu, Mustafa Armağan ve çetesi, bu durumdan faydalanıyor ve “12 Adaların Lozan Anlaşması'nda gittiğini” söylüyorlar. Halbuki o Lozan başka, bu Lozan başka. Ne yazık ki bunu bütün millete yutturdular ve böylece milletimizi Lozan barışına düşman ettiler.

*Bizim bildiğimiz LOZAN Anlaşması'nda ise bilakis EGE"de birçok ADA TÜRKİYE'ye geçmiştir*.

TÜRKİYE'YE LOZAN Anlaşması ile geçen bu adalar ise, son 10 yılda YUNANİSTAN'A bırakılmıştır.*

Bugün Yunan papazların mangal yaptığı EGE ADALARI, Uluslararası anlaşmaya göre halen daha TÜRKLERİNDİR...

Umulur ki bol bol paylaşılır, gruplara atılır, MİLLETİMİZ bilgilendirilir...
Prof.Dr.YUSUF HALAÇOĞLU

18/09/2024

DİKKAT DİKKAT ÇOK ÖNEMLİ.DÜŞÜNCEM ,GÖRÜŞÜM KESİNLİĞE KAVUŞTU.
Son siber saldırı ile başımdan geçen çok önemli bir olayı burada siz sevdiklerime ve tüm Facebook daki arkadaşlara anlatmak istiyorum.Seneler önce Iphone4 telefonların olduğu zamanlarda bir şekile telefonum açılmadı .Tamamen kendini kitledi.Türkcell ve iPhone satış yerine gittiğimde kesinlikle bu açma işinin Türkiye’de yapılmasının mümkün olmadığını Söyleyerek bana İngiltere’den bir numara verip burayı aramamı söylediler.Ama ararsan sabah aradığında telefon görüşmesi öğleni bulur.Yok fatura bilgisi,yok Telefonun kendi numarası daha birsürü bilgi.Amerikayıda devreye sokup görüşme sonu açılır ama 2 tane iPhone parası ödersin.Bir kaç müşterimizden dolayı biliyoruz dediler.Tabiiki vaz geçtim ve telefonu evin bir tarafına koydum.Öbür telefonu kullanmaya başladım.Aradan epey bir zaman geçti.Hürriyet gazetesinde bir ilan Türkiye’ye IPhone ‘nin gelip şube açtığını ve 800 lü telefonla irtibat sağlanacağını yazıyordu.Hemen aradım bir genç çıktı.Ona durumu anlattım.O kendisinin yapamayacağını ancak Amerikalı müdüre konuyu aktaracağını sonra beni arayacağını söyleyerek, Telefonu kapattı.Hakikaten bir müddet sonra aradı.Beni Amerikalı müdüre aktaracağını söyledi .Amerikalı benden yukarda bahsettiğim bütün bilgileri alarak ve zaman zaman Amerika’yla görüştü.bana sonra cevap vereceklerini söyleyerek telefonu kapattı.Sonra birkaç gün geçti.Hala arama yoktu.Bir ara aklıma geldi.Telefona bakıyım dedim ve açılmıştı.Ve ekranda bu telefonu yeni bir telefon olarak mu kullanmak istiyorsunuz veya eski haliyle kullanmayımı istersiniz diye bir yazı vardı.
O AN BEYNİMDEN AŞAĞIYA SOĞUK BİR DUŞ GELDİ SANKİ EYVAH DEDİM BU ADAMLAR BİR SİNYAL İLE TA AMERİKADAN BU İŞİ HALLETTİLER.AYNİ ŞEKİLDE BİR SİNYALİLE BU TELEFONLARI PATLADIRLAR.
EVET BU SON SİBER SALDIRI GÖSTERDİKİ HERBİRİMİZ ELİMİZDE PATLAMAYA HAZIR.BİRER BOMBA TAŞIYORUZ .LÜTFEN BU YAZIYI YAYABİLDİĞİMİZ KADAR YAYALIM.HİÇ OLMAZSA TELEFONLARI YATARKEN VE ÇALIŞIRKEN UZAK YERLERE KOYALIM.SEVGİYLE KALIN.

Aydın’da tren istasyonunda işçi olarak çalışan babası bir kaza sonucu vefat etti. Sonra evleri bir yangında kül oldu. An...
02/09/2024

Aydın’da tren istasyonunda işçi olarak çalışan babası bir kaza sonucu vefat etti. Sonra evleri bir yangında kül oldu. Anne çocuğunu alıp iş bulma ümidiyle İzmir’e taşındı. Ama iş bulamayınca çocuğunu yetimhaneye bırakmak zorunda kaldı.

Çocuğun babası ölmüş, annesi de bırakıp gitmişti. Okuldan arta kalan vakitlerinde kah hırdavatçıda kah elektrikçide çıraklık yaptı, Fransızca öğrenmeye çalıştı. Gitar dersleri aldı.

Askerliğini Akhisar Orduevi’nde müzisyen olarak görev yaptı. Tezkereden sonra İzmir Kordon’da Marmara Gazinosu’nda şarkılar söyleyip, gitar çalarak para kazanmaya başladı .

İzmir’den sonra İstanbul’da çeşitli gazinolarda boy gösterdi. Ankara’dan davet aldı.Maltepe’deki Bomonti Gazinosu’nda çalıp söyleyecekti.Henüz tanınan bir şarkıcı değildi, az kazanıyordu. “Nerde kalabilirim? En ucuz yer neresi?” diye sordu, “Hergele Meydanı’na git” dediler. Gitti kötü bir pansiyonda, tek göz oda buldu. Fakat bir oda arkadaşıyla kalmak zorundaydı. Bu, kirayı bölüşecekleri için iyiydi, fakat kim olduğunu bilmediği bir adamla kalacağı için de endişeliydi.

Sabaha kadar Bomonti’de çalıp söylüyor, gün ağarınca pansiyona gidip yatıyordu. Oda arkadaşı tam tersi saatlerde kullanıyordu odayı. Adam memurdu, sabahın köründe işe gidiyor, gece gelip yatıyordu. Biri memur, diğeri müzisyen…

Aylarca birlikte kaldılar ama bir türlü denk gelip tanışamadılar. Birbirlerini göremiyorlardı çünkü. Sonunda bir gün denk geldiler, konuştular, sevdiler birbirlerini; Memur, bir gün Bomonti’de dinledi şarkıcıyı ve büyülendi.

“Yurt dışına gidersen sesinin kıymetini bilirler, imkânın varsa git!” dedi oda arkadaşına..

Şarkıcı Ankara’dan sonra İstanbul Maksim’de çıkmaya başladı. Ünleniyordu yavaş yavaş. Patron 20 lira maaş veriyordu o zaman, şarkıcı ise maaşının 30 lira olmasını istiyordu. Velhasıl anlaşamadılar. Şarkıcının aklına pansiyondaki memurun sözleri geldi, şansını denemek için Fransa’ya gitti.

Paris’te Jezabel şarkısıyla dikkatleri üzerine çekti, Monte Carlo’da ses müsabakasında birinci oldu. Şöhretin kapıları açılıyordu artık. Fecri Ebcioğlu onun için şarkılar yazdı. Yetimhanede kalırken öğrendiği o Fransızcasıyla, Fransızlara Fransızca şarkılar söyledi, tüm dünya bizim yetimhanede büyüyen şarkıcıyı tanıyordu artık.Vatana, millete, İzmir’e, haliyle Atatürk’e aşıktı.

Fransa’da 15 yıl içinde 32 film çevirdi, Brigitte Bardot ile birçok filmde başrol oynadı, Bardot’nun en yakın arkadaşlarından biri oldu.Sonra ülkesine, şarkılar yazdığı İzmir’ine döndü.Sahnelerde boy gösterdi.

Birgün şarkıcı İstanbul Yeşilköy Havalimanı’nda beyin kanaması geçirerek hayatını kaybetti, memur da çukura düşüp beyin kanaması ile bu dünyadan göçtü.

Kim miydi bu kişiler? Şarkıcının adı ’ydu. Peki ya pansiyondaki oda arkadaşı? O yıllarca PTT’de memur olarak görev yapan ..

Ruhları şad olsun.
Alıntı.

26/08/2024

Kocaeli gazetesi Alıntıdır.Doğru olabilirmi?

Ülkemizde son günlerde “akıl dışı” olaylar yaşanıyor.
Acayip!
Sabah uyanıyoruz, bakıyoruz Dışişleri Bakanlığı’ndan bir müjde (!)
“15 yaş altı ve 50 yaş üstü Iraklılar, 1 Eylül’den itibaren ülkemize vizesiz girebilecek.”
Haydaaa…
Nereden çıktı bu karar?
Neden böyle bir karar alındı?
Bu kararın mantığı ne?
Ülkemiz, bu karardan ne kazanacak, ne kaybedecek?
Hiçbir açıklama yok.
Emir, büyük yerden!
Patron emretti, uyguluyoruz.
Şimdi vatanımızın geleceğinden kaygı duyan herkes, bunu tartışıyor.
Şunun şurasında bir hafta sonra uygulama başlayacak, sınır kapılarında Iraklılara hiçbir güçlük çıkarılmayacak ve vize sorulmayacak.
Pasaportuna damga vurduran elini kolunu sallayarak Türkiye’ye girebilecek.
Ülkemizde ne kadar kalacaklar?
Dönecekler mi, dönmeyecekler mi?
Ne iş yapacaklar, geçimlerini nasıl sağlayacaklar?

Sağlık ve eğitim hizmetlerini bedava mı alacaklar?
Bunlara da ileride vatandaşlık verilecek mi?
Kafalarda onlarca soru…
Cevabı var mı bu soruların?
Yok!
Irak’la ilgili bazı bilgiler
1 Eylül’den itibaren Iraklılar artık elini kolunu sallaya sallaya ülkemize girebileceğine göre, Irak’la ilgili bazı bilgileri beynimizin bir köşesine yerleştirmekte yarar var.
*Irak’ın nüfusu, 45 milyon.
*Halkın yüzde 42’si okuma yazma bilmiyor.
*Ortalama eğitim seviyesi, 3 yıl.
*Kişi başına milli gelir, 4.600 dolar.
*Nüfusun yüzde 75’i Arap, yüzde 20’si Kürt, yüzde 5’i diğer.
*İnsanların çoğu mesleksiz. “Birey” sayısı çok az. Devletten aldıkları “şartlı sosyal yardımla” geçiniyorlar, yönetenlere biat ederlerse yardım almaya devam ediyorlar.
*Dünya Bankası verilerine göre, “çalışma verimi” çok düşük. Devlette çalışan bir memur ve işçinin günlük verimi, sadece 17 dakika.
*Mesleksizlik ve işsizlik, gençlerde büyük sorun yaratmış durumda. Gençler, çoğunlukla gelişmiş başka ülkelere gitmek istiyor, bunu başaramayanlar da PKK veya diğer terör örgütlerinin aylık 300-400 dolarlık militan olma tekliflerine evet demek zorunda kalıyorlar.
*Irak, her ne kadar görünürde biri merkezi (Irak Cumhuriyeti), diğeri bölgesel (Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi) iki hükümet tarafından yönetiliyorsa da, ülkenin esas patronu ABD.
İşte, vizesiz kapılarımızı açtığımız Irak’ın durumu bu.
Kafalarda bir soru daha…
15 yaş altı ve 50 yaş üstü Iraklılara vize uygulanmayacağına göre, 45 milyon nüfusun acaba ne kadarı bu yaş diliminde?
45 milyon nüfusun yarısı…
Yani en az 20 milyon.
Demek bu 20 milyon Iraklı, artık bundan sonra değişik zaman dilimlerinde aramızda olacak.

Bu işin içinde bir “hinlik” var

Yaşadıklarımız, normal değil.
Bu işin içinde bir “hinlik” var.
Yıllardır, 13 milyon sığınmacıdan (işgalciden) ülkemizi kurtarmak için mücadele ederken, şimdi bir de başımıza “vizesiz Iraklılar” çıktı.
Adeta “Moğol istilası” altındayız.
Mevcut 13 milyon sığınmacı…
Buna Türkiye’ye vizesiz girme hakkı olan 20 milyon Iraklının 10 milyonunu da ekleyin, ne yaptı?
23 milyon…
Türkiye’de doğurganlık hızı, yani bir kadının yaşamı boyunca hayata getirdiği çocuk sayısı, 1.5.
Irak, Suriye, Afganistan gibi, vatandaşları Türkiye’ye sığınan ülkelerde bu sayı kaç biliyor musunuz?
Kadın başına 3.5.
Bu da demek oluyor ki, Türkiye’nin demografik yapısı önümüzdeki 10 yıl içinde hızla değişecek.
İşte bu nedenle “İşin içinde bir hinlik var” dedim.

“Türksüz, Türkiye projesi”ne doğru koşar adım

Emperyalist devletler, “Türk vatandaşlığı üzerine inşa edilmiş 100 yıllık bir toplumsal kültürü” yok etmek istiyorlar.
Kendilerini bu topraklardan kovan Atatürk’ten ve Cumhuriyet’in kuruluşundan intikam almak istiyorlar.
Ülkemizde “kendilerini Türk bilenlerin” sayısını hızla azaltmak istiyorlar.
Hedeflerine koşar adım yürüyorlar.
Bu yaşadıklarımızın hiçbiri tesadüf değil.
Hepsi planlı programlı.
Hepsi bilinçli…
Amerika’da yazılan BOP senaryosu, noktasına virgülüne kadar uygulanıyor.
Filmi AKP döneminin ilk yıllarına sarın, “TC”, resmi dairelerden silindi mi?
Silindi…
“Türk milliyetçiliği” ayaklar altına alındı mı?
Alındı…
“Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diyen andımız, okullardan kaldırıldı mı?
Kaldırıldı…
Ülkeyi yönetenler, “Türk milleti” demeyeli kaç yıl oldu, bir de bunu düşünün!
Daha hangi birini sayayım?
Yahu, Turizm Bakanlığı bile “Türk” kelimesine karşı savaş açtı.
Müzik korolarının başındaki “Türk” kelimesi kaldırıldı, uyduruk sözcükler kondu.
Örneğin, “Edirne Devlet Türk Müziği Topluluğu”nun ismi, “Edirne Rumeli Müzikleri Topluluğu” olarak değiştirildi.
Emperyalist devletler, yıllardır uyguladıkları “Türksüz, Türkiye projesi”nde son aşamaya geldiler.
Bir taraftan yasaklarla “Türklüğü” unutturuyorlar, diğer taraftan ülkemizdeki Türkleri;Iraklı, Suriyeli, Afganlı işgalleriyle “azınlık” hale getiriyorlar.
Kartlarını açık oynuyorlar, ama ne yazık ki toplum “afyon yutmuş gibi” olup biteni alkışlamaya devam ediyor.
Bu yolun sonu ne biliyor musunuz, “Türk-Kürt-Arap Federasyonu”!
Federasyon da biliyorsunuz, bir ülkeyi parçalamanın ön adımı.
Federasyon kurulur, bir süre sonra her bir federasyon bir parça toprak alıp kendi yoluna gider.
Benim gördüğüm bu.
Tehlikeli sularda yüzüyoruz.
Dikkat edin, emperyalistler, bütün düğmelere aynı anda bastılar.
Hukuksuz devlet…
Ekonomik kaos…
Yönetim krizi…
13 milyon sığınmacı…
Şimdi de “vizesiz Iraklılar”…
Türkiye, tam teslim alındı.
Türkiye, 100 yıl sonra bir kez daha “kurtarılması gereken ülke” konumunda.
Artık uyanalım!
Yarın, çok geç olabilir.

22/08/2024
02/08/2024

Instagram açıldı

29/07/2024
24/07/2024
ALINTIDIR.Üzülerek söylüyorum, Ülkemizin büyük bölümü uzun yazıları okumaz, Kitap okumaz, Bunun yerine saçma salak yemek...
23/07/2024

ALINTIDIR.

Üzülerek söylüyorum, Ülkemizin büyük bölümü uzun yazıları okumaz, Kitap okumaz, Bunun yerine saçma salak yemek ve yarışma programlarına bakmayı, Gerek sanatsal gerek insanlık adına hiç bir değer katmayan vurdulu kırdılı diziler seyretmeyi seçer. Bu yazıyı okuyanlara rica ediyorum üzerlerine alınmasınlar, ama tüm bunların doğru olduğu tartışılmaz bir gerçektir.

ORTADOĞULULUK NEDİR BİLİR MİSİNİZ?

- ÖLÜMÜ YÜCELTİP güzel yaşamayı aşağılamak ORTADOĞULULUKTUR.
- Dini yüceltip bilime kayıtsız kalmak Ortadoğululuktur.
- Lideri yüceltip, iyi sistem kurmayı aşağılamak Ortadoğululuktur.
- İmanı yüceltip aklı aşağılamak Ortadoğululuktur.
- Duyguları yüceltip mantığı küçümsemek Ortadoğululuktur.
- Müteahhitti yüceltip, mühendisi aşağılamak Ortadoğululuktur.
- Üniversiteleriyle değil, camileriyle gurur duymak Ortadoğululuktur.
- “Alnı secde görüyor” diye, ZORBA ve HIRSIZ politikacılara oy vermek Ortadoğululuktur.
- İmamları yüceltip, filozofları aşağılamak Ortadoğululuktur.
- Ev kadınlığını yüceltip, kariyer yapan kadını aşağılamak Ortadoğululuktur.
- Kendi çocuklarını Amerika’da okutup, halk çocuklarını imam hatiplere zorlamak Ortadoğululuktur.
- Sözü yüksek olanı değil, sesi yüksek olanı iyi lider sanmak Ortadoğululuktur.
- Kurumsal çözümler üretmek yerine, karizmatik lidere tapmak Ortadoğululuktur.
- Hatasından ders alıp öğrenmek yerine, hatasıyla duygusal bağ kurup hayatını bataklığa çevirmek Ortadoğululuktur.
- Standart sahibi olmak yerine, DÜŞTÜKÇE “beterin beteri var” diye KENDİNİ AVUTMAK Ortadoğululuktur.
- Başına gelende katkısı olduğunu görmek yerine, hep dış güçleri suçlamak Ortadoğululuk.
- Şeytan taşlamaktan ibadet etmeye zaman bulamamak Ortadoğululuktur.
- Kendi hayatında hiçbir başarısı yokken, sürekli atalarıyla övünmek Ortadoğululuktur.
- Sıkılmış bir yumruğun, açık bir elden daha güçlü olduğuna inanmak Ortadoğululuktur.
Yukarıdaki maddelerin birçoğunun DİNLE İLGİLİ olduğunu görüyorsunuz, NEDEN?
Çünkü ortalama bir Ortadoğulunun BEYNİNİN %75'İ DİNLE KAPLIDIR. Bu yüzden diğer şeylere çok az yer kalır. Onun zihniyetiyle ilgili söylediğiniz her şeyi, dinine saldırı sayar.
Dinle ilgili olmayan konularda pek fikri olmadığı için, dinini ilgilendirmeyen hiçbir eleştiri yapma şansınız da yoktur! Üstünüzü ıslatmadan, elinizle balık yakalamanın imkansızlığı gibi bir şey.
İronik bir şekilde, Ortadoğulular ülkelerinin sıkıcılığından kaçıp, nefes almak için turist olarak TÜRKİYE’YE GELİYOR.
Birkaç yıldır, yılın yarısını yurt dışında geçiriyorum. Yurt dışında, gittiğim en iyi restoranların en iyi yerlerinde hep ARAP ŞEYHLERİNİN ÇOCUKLARI, yanlarında RUS SEVGİLİLERİYLE oturduğunu görüyorum.
“Kendi ülkelerini modernleştirmek yerine, modern ülkelerde hayatlarını yaşıyor, kendi halklarına da DİN PAZARLIYORLAR. Ama kendileri son derece DÜNYEVİ YAŞIYOR”
desem, beni o diktatörlerin polislerinden önce, o yoksul insanlar linç eder. Celladına aşık zihniyetteki insanlar için ne yapılabilir ki?
Bu açıklamayı kimseyi ikna etmek için yazmadım. Mantığa inanmayan insanların mantıklı argümanlarla değiştirilemeyeceğini bilecek kadar tecrübeliyim. Bu hayatta, bazıları akılla öğreniyor, bazıları acıyla. Maalesef bu coğrafya, acıyla öğrenenlerin coğrafyası.
Benimki, sadece geleceğe dönük bir “BEN DEMEMİŞ MİYDİM” notu.
Bu topraklarda, her şeyin bir gün anlaşıldığını ama hep geç anlaşıldığını biliyorum. Hepsi bir gün neyin ne olduğunu anlarlar, ama hep geç anlarlar!
Az gelişmişlerin kaderi iki kelimede saklıdır: İDRAK GECİKMESİ!
Matbaanın 300 yıl geç geldiği bir topluma, mantık da olması gerekenden 30 yıl sonra geliyor. Neyin en mantıklı çözüm olduğuna karar vermeden önce 30 yıl kavga ediliyor!
"COĞRAFYA KADERDİR" der, İbni Haldun, bizim kaderimiz de idrak gecikmesi!

İyi Pazarlar
21/07/2024

İyi Pazarlar

22/06/2024

Address

Yalıkavak

Website

https://explorebodrum.blog/post

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Bodrum posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share

Cennet Koyu

Denizine aşık oldum, masmavi besberrak bir suda balıklarla birlikte yüzüyorsunuz. Hayatımda gördüğüm en güzel sahil diyebilirim.